Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
CİVANMERT : Ottoman Turkish

yüce gönüllü, mert

CİVANÎ : Ottoman Turkish

f. Gençlik

CİVAR : Ottoman Turkish

Çevre, yöre, etraf. * Yakın yer, yakın komşu

CİVARİYYET : Ottoman Turkish

Komşuluk, yakınlık, aynı civarda oluş

CİVE : Ottoman Turkish

f. Civa. (Hg)

CİVELEK : Ottoman Turkish

Tar: Yeniçeri Ocağı'nda bulunan ve aşçıbaşı maiyetinde yaver gibi kullanılan gençler. * Canlı, hareketli ve neş'eli deve yavrusu veya genç

CİVÂR : Ottoman Turkish

yöre, yakın yer

CİYA' : Ottoman Turkish

(Câyi'. C.) Karınları acıkmış olanlar, açlar

CİYADET : Ottoman Turkish

Tazelik, yenilik. * İyilik, güzellik

CİYEF : Ottoman Turkish

(Cife. C.) Lâşeler, leşler. Cifeler

CİYET : Ottoman Turkish

Bozulmuş, değişmiş olan su. Bir yere toplanıp birikmiş olan su

CİZ' : Ottoman Turkish

Derenin dar ve kısık yeri

CİZ'-UN NAHL : Ottoman Turkish

Hurma ağacının kökü, kütüğü

CİZAL : Ottoman Turkish

Hurma toplama

CİZARET : Ottoman Turkish

Deve kasaplığı

CİZE : Ottoman Turkish

Dere kenarı

CİZFE : Ottoman Turkish

Küçük sürü

CİZİRMAN : Ottoman Turkish

"Hurma yaprağının aslı; yâni dibi ki, yaprağı dökülünce ağaçta kalır."

CİZL : Ottoman Turkish

(C.: Cüzul-Eczâl) Büyük odun ağacının kökü, tomruk

CİZLE : Ottoman Turkish

Bir büyük yığın hurma

CİZME : Ottoman Turkish

Deve sürüsü. * Koyun sürüsü

CİZMİR : Ottoman Turkish

Ağaç kütüğü

CİZN : Ottoman Turkish

Kök. * Ağaç kütüğü

CİZYE : Ottoman Turkish

Vergi. Haraç. Müslümanların fethettikleri yerlerde, müslüman olmayanlardan alınan ve devlet teminatı altında bulunmanın karşılığı olan vergi. (Bak: Haraç)

CİZYE : Ottoman Turkish

müslüman olmayanlardan alınan vergi