Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
CU'ŞUŞ : Ottoman Turkish

(C.: Ceâşiş) Kötü huylu, kısa boylu

CUCE : Ottoman Turkish

f. Civciv

CUD : Ottoman Turkish

Cömertlik. Sahilik. Eli açık olmak. Muhtaçların vaziyetlerini, durumlarını bildirmeğe meydan vermeksizin lütuf ve ihsanda bulunma hâleti. Mücahede-i diniye ve neşr-i hakaik-ı Kur'aniye ve imaniye hizmetinde mutemed zâtlara lüzumunda maddeten de iştirak etmek fedakârlığı

CUD U KEREM : Ottoman Turkish

Cömertlik, eli açıklık

CUD U SEHAVET : Ottoman Turkish

Cömertlik ve eli açıklık, sahilik

CUDİ : Ottoman Turkish

Hz. Nuh'un (A.S.) tufandan sonra gemisi ile sahile çıktığı dağın ismi. * Şırnak İlinin 6 kilometre güneydoğusunda bulunan bir dağın adı

CUDİ-İ İSLÂMİYET : Ottoman Turkish

Her türlü helâket ve felâketlerden İslâmiyetle necat bulunacağını ifâde eden bir teşbihdir.Nasıl ki Nuh tufanında Nuhun (A.S.) gemisi Cudi Dağında karaya oturup kurtuldukları gibi

CUG : Ottoman Turkish

f. Öküz boyunduruğu

CUGD : Ottoman Turkish

Baykuş

CUHAF : Ottoman Turkish

Zarar ve ziyân edici, zarar verici nesne, muzır. * Çok yemekten şişip ishal olmak. * Ölmek, mevt

CUHALE : Ottoman Turkish

İğne deliği

CUHAM : Ottoman Turkish

İnsanı zayıflatan ve gözleri irinleten bir hastalık

CUHDUB : Ottoman Turkish

(C.: Cehâdib) Ayakları uzun, yeşil çekirge

CUHFE : Ottoman Turkish

Medine yakınında bir yerin adıdır ve Şam ehli orada ihram giyerler

CUHR : Ottoman Turkish

Yer deliği

CUHUZ : Ottoman Turkish

Çıkmak, huruç

CUL : Ottoman Turkish

(C.: Ecvâl) Akıl. * Rey. * Kuyu duvarı. Aşağısından yukarısına kadar kuyunun taraflarından her bir tarafı

CULAH : Ottoman Turkish

f. Örümcek, ankebut. * Çulha, yâni dokuyucu, nessâc

CUM'A : Ottoman Turkish

Toplanma. * Perşembeden sonraki gün. Müslümanların kudsî tâtil günü olup, o güne mahsus namazla mükelleftirler. Memur ve işçilerin cuma namazı vakti serbest bırakılmamaları din hürriyetine aykırıdır. Yahudiler ve hristiyanlar haftalık dinî törenleri için cumartesi ve pazar günü serbest oldukları halde, müslümanlara aynı hakkın tanınmaması hakiki medeniyete zıttır

CUM'A SÛRESİ : Ottoman Turkish

Kur'an-ı Kerim'in
ve Medine-i Münevvere'de nâzil olan sûresi

CUM'A-İ ATİK : Ottoman Turkish

(Eski Cum'a) Osmanlılar zamanında, Bulgaristan'da Şumnu ile Razgrat arasında yer alan meşhur bir bölge

CUM'A-İ BÂLÂ : Ottoman Turkish

(Yukarı Cum'a) Osmanlılar devrinde, Selânik Vilâyetinin Serez sancağındaki bir kaza merkezi

CUM'AT : Ottoman Turkish

(Cum'a. C.) Perşembeden sonra gelen günler. Cum'alar

CUMEAT : Ottoman Turkish

(Cum'a. C.) Perşembeden sonra gelen günler. Cum'alar

CUMHUR : Ottoman Turkish

Halk topluluğu. Hey'et, takım. Aynı kararı veya hükmü kabul edenler. * Âlimlerin çoğu, ekseriyeti. * Seçimle idare edilen devlet. * Bir yere toplanmış kum, toprak