Ottoman Turkish
Ottoman Turkish
CÂRİYE : Ottoman Turkish
esir kadın
CÂRÎ : Ottoman Turkish
akan, yürüyen
CÂRÛB-ZEN : Ottoman Turkish
f. Süpürücü, çöpçü
CÂSİYE SURESİ : Ottoman Turkish
Kur'an-ı Kerim'in
sûresi olup Mekke-i Mükerreme'de nâzil olmuştur. Şeriat, Dehir Suresi de denir
CÂSUS : Ottoman Turkish
ajan
CÂVİD : Ottoman Turkish
(Câvidân, câvidâne, câvidânî) f. Sermedî, sonu olmayan, sonsuz, dâimî, lâyemut
CÂVİD : Ottoman Turkish
devam eden
CÂVİDÂNE : Ottoman Turkish
f. Câvidân, ebedi, sonsuza âit, sonsuza müteallik
CÂY : Ottoman Turkish
f. Yer, makam, mevki
CÂY : Ottoman Turkish
değer, layık
CÂY-I DİKKAT : Ottoman Turkish
Dikkat edilecek nokta. Dikkat edilecek yer veya şey
CÂY-I HAYRET : Ottoman Turkish
Hayret edilecek yer veya şey
CÂY-I KARAR : Ottoman Turkish
Dinlenme, durma yeri
CÂY-I MÜLÂHAZA : Ottoman Turkish
Düşünülecek nokta, düşünülecek yer
CÂZİB : Ottoman Turkish
çekici
CÂZİBE : Ottoman Turkish
çekicilik
CÂZİBEDARÂNE : Ottoman Turkish
çekici bir biçimde
CÂZİBEDÂR : Ottoman Turkish
çekici
CÂZİBEKÂRANE : Ottoman Turkish
çekici biri gibi
CÎFE : Ottoman Turkish
leş
CÎZ : Ottoman Turkish
hurma ağacının kökü
CÖMERT : Ottoman Turkish
Eli açık, ikramcı, kerem sahibi
CÛD : Ottoman Turkish
cömertlik
CÛDİ : Ottoman Turkish
ir dağ adı
CÛNE : Ottoman Turkish
(C.: Cuven) Attarların kutusu ve tablası
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani