Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
DAMİNE : Ottoman Turkish

Köyde olan hurma

DAMİR : Ottoman Turkish

(C.: Damâr) Kalb. * Niyyet

DAMİSE : Ottoman Turkish

Örten, setreden. Defneden

DAMİYE : Ottoman Turkish

Tıb: Kanı akan yara

DAMİĞA : Ottoman Turkish

Dimağa işlemiş olan baş yarığı. (Bak: Amme)

DAMM : Ottoman Turkish

Yapıştırmak. * Düşürmek

DAMMAD : Ottoman Turkish

Hastalara efsun okuyan kimse

DAMPİNG : Ottoman Turkish

ing. Bir pazarı elde etmek veya bir malı elden çıkartabilmek için benzerlerinden çok düşük fiyatla satma

DAMZ : Ottoman Turkish

Susmak, sükut etmek

DAMZER : Ottoman Turkish

(C.: Damazir) Sütü az olan deve. * Sağlam ve sert yer. * Şişman kadın

DAMIZ : Ottoman Turkish

Hayvan üretmeye mahsus dam. Hayvan yetiştirilecek ahır

DAN : Ottoman Turkish

Arabca, Farsça veya bazı Türkçe kelimelerin sonuna takılarak, âlet ismi veya sıfat yapılır. Meselâ: Ateş-dan $
Mangal. Cüz-dan $
Cüz kabı, çanta

DANE : Ottoman Turkish

f. Tohum, çekirdek. * Kurşun, gülle, tâne

DANENDE : Ottoman Turkish

f. Bilgin, bilen, Haberli

DANG : Ottoman Turkish

f. Bir dirhemin altıda biri

DANİ' : Ottoman Turkish

Hor, zelil

DANİK : Ottoman Turkish

Nezle

DANİSTEN : Ottoman Turkish

f. Bilmek

DANİYE : Ottoman Turkish

Yakında olan

DANİŞMEND : Ottoman Turkish

(C.: Dânişmendân) f. Bilgili, ilimli. * Tanzimattan evvel, kadıların yanında stajyer olarak çalışan kimseler için kullanılan bir tâbirdi

DANİŞÎ : Ottoman Turkish

Alim, bilgin, bilgili

DANK : Ottoman Turkish

(Dunuk) Darlık, dıyk

DANKA' : Ottoman Turkish

Dar, sıkıntı. Zararlı, zarara sebeb olan

DANTELA : Ottoman Turkish

Fr. Tentene. Her nevi iplikle örülen, bir kumaşın kenarına işlenen türlü biçimde ince örgü, dantel

DANTELA : Ottoman Turkish

tentene, dantel