Ottoman Turkish
DEHÂLET : Ottoman Turkish
girme, sığınma
DEHÂN : Ottoman Turkish
ağız
DEHÂN-I TENG : Ottoman Turkish
Ufak ağız. Dar ağız
DEHÜM : Ottoman Turkish
f. Onuncu
DEHŞ : Ottoman Turkish
f. Bulanıklık, karanlık. Zulümat. * Bir işe başlama
DEHŞ(E) : Ottoman Turkish
Tenbel olmak
DEHŞET : Ottoman Turkish
Korkup kaçılacak şey. Ürkmek, şaşmak. Korku ve telâş içinde olmak
DEHŞET : Ottoman Turkish
uhu birden kaplayan korku
DEHŞET-EFŞAN : Ottoman Turkish
f. Korkunç, korku ve dehşet saçan, ürkütücü
DEHŞET-ENGİZ : Ottoman Turkish
f. Çok dehşet verici. Çok korkutucu
DEHŞETENGİZ : Ottoman Turkish
korku verici
DEJENERE : Ottoman Turkish
Fr. Bozulma, soysuzlaşma
DEJENERE : Ottoman Turkish
ozulma, soysuzlaşma
DEK : Ottoman Turkish
f. Desise, hile, dolandırıcılık. * Sâil, dilenci. * Dilencilik. * Sağlam, metin, muhkem. * Çatma, tokuşma
DEK : Ottoman Turkish
hile, oyun
DEK-BAZ : Ottoman Turkish
f. Hileci, hilekâr, oyuncu, aldatıcı
DEKA' : Ottoman Turkish
(C.: Dükk-Dükük-Dekâvât) Hörgücü arkasına düşmüş dişi deve.* Kaygan yer
DEKAİK : Ottoman Turkish
(Bak: Dakaik)
DEKAİK : Ottoman Turkish
incelikler
DEKAKİN : Ottoman Turkish
(Dükkân. C.) Dükkânlar
DEKAMETRE : Ottoman Turkish
yun. On metrelik uzunluk birimi
DEKAN : Ottoman Turkish
Lât. Üniversitelerde bir fakültenin başkanı
DEKAR : Ottoman Turkish
Lât. Bin metrekarelik ölçü birimi
DEKDAK : Ottoman Turkish
(C.: Dekâdik) Kum yığını
DEKDEKE : Ottoman Turkish
Yerin deprenmesi. * Sancıma. * Def etme, kovma
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani