Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
DEPRESYON : Ottoman Turkish

Fr. Maddi veya manevi çöküntü. İç sıkıntısı

DEPRESYON : Ottoman Turkish

uhî çöküntü

DER : Ottoman Turkish

" ""içine, içinde"" mânâsında ön ek."

DER-AKAB : Ottoman Turkish

f. Hemen, derhâl, çabuk, arkasından, akabinde

DER-AMED : Ottoman Turkish

f. Gelir

DER-AN : Ottoman Turkish

f. Derhâl, o anda, hemen

DER-BAN : Ottoman Turkish

f. Kapıcı, kapıya bakan

DER-BAR : Ottoman Turkish

f. Ev kapısı

DER-BEDER : Ottoman Turkish

f. Serseri, kapı kapı dolaşan. * Dağınık, perişan

DER-BEND : Ottoman Turkish

f. Dağda ve tepede zahmetlerle geçilen yer, dar geçit, boğaz. Hudut. Kale. * Anahtarsız kapı

DER-BENDÇİ : Ottoman Turkish

Kale veya hudut muhafızı

DER-BEST(E) : Ottoman Turkish

f. Kapalı kapı. * Kapanmış susmuş

DER-HAST : Ottoman Turkish

f. Arzu, taleb, istek, dilek. * Dilekçe, istida

DER-HATIR : Ottoman Turkish

Hatırda

DER-KEMİN : Ottoman Turkish

f. Pusu bekleyen, pusuda olan

DER-KENAR : Ottoman Turkish

Kenarda bulunan, hâşiye. Bir sahifenin kenarına çıkarılan yazı

DER-KÂR : Ottoman Turkish

f. Mâlum, âşikâre olan. * İçinde olan. İçte bulunan

DER-NİYAM : Ottoman Turkish

f. Kınına sokulmuş, kınında, kılıfta

DER-SAADET : Ottoman Turkish

f. Saadet kapısı. İstanbul'un eski ismi

DER-TESBİH : Ottoman Turkish

Tesbihde, duâda, zikirde

DERA : Ottoman Turkish

f. Çan, çıngırak

DERAHİM : Ottoman Turkish

(Dirhem. C.) Dirhemler. Okkanın dörtyüzde birleri. * Akçeler, paralar

DERAHİS : Ottoman Turkish

Şiddetler

DERARE : Ottoman Turkish

Deyyus. Karısının kötü hâllerini görmemezlikten gelen kişi

DERARİ : Ottoman Turkish

f. (Dürrî. C.) Parlak yıldızlar. * Renkli şeyler