Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
DERECAT : Ottoman Turkish

(Derece. C.) Dereceler, basamaklar, kademeler, yükseklikler, mertebeler

DERECAT-I KURBİYE : Ottoman Turkish

Yakınlık dereceleri. Allah'a manevi yakınlık mertebeleri

DERECAT-I ŞEMSİYE : Ottoman Turkish

"Eski Kozmoğrafyaya göre; güneşi döndüğü farzedilen dâirenin on iki burca tekabül eden kısımları."

DERECE : Ottoman Turkish

(C.: Derecât) Yukarıya çıkacak basamak. * Dairenin bölündüğü dilim. 360 kısmın beheri ki, açıları ölçmeye yarar. * Termometrenin bölündüğü kısımların beheri. Mertebe, paye. * Miktar, rütbe

DERECE : Ottoman Turkish

gitgide yükselen durumların her biri, kerte

DERECE-İ HARARET : Ottoman Turkish

Isı derecesi

DERECE-İ SÜLLEM : Ottoman Turkish

Merdiven basamağı

DERECE-İ ŞUHUD : Ottoman Turkish

İmanı ve mânevi hakikatları, mânevi terakki yoluyla görmek seviyesinde olan iman mertebesi

DERECÂT : Ottoman Turkish

dereceler, yukarı katlar

DERED : Ottoman Turkish

Ağızda diş olmamak

DEREK : Ottoman Turkish

Urgan ucuna eklenip, kovanın kulpuna bağlanan ip parçası (urgan suya değmesin diye) * Kiriş uçlarında olan halka (yayın başlarına geçirirler.)

DEREKA : Ottoman Turkish

(C.: Deruk) Sığır derisinden yapılan kalkan

DEREKAB : Ottoman Turkish

hemen ardından

DEREKE : Ottoman Turkish

Aşağı inen basamak. Aşağı mertebe. * Sıfırın altındaki derece. Düşüklük

DEREKE : Ottoman Turkish

gitgide alçalan durumların her biri

DEREKE-İ MİRKAT : Ottoman Turkish

Merdivenin en alt basamağı

DEREKÂT : Ottoman Turkish

Aşağılık dereceleri. En aşağı mertebeler

DEREKÂT : Ottoman Turkish

derekeler, aşağı katlar

DEREKÎ : Ottoman Turkish

Gerileme

DEREM : Ottoman Turkish

Baldır etli olduğundan dolayı topuğun görünmeyip belirsiz olması ve sâir kemiklerin etlilikten belirmeyip örtülmesi. * Ağızdan dişlerin dökülüp yerini et bürüyüp belirsiz olması. * Davarın yavaş yürüyüp adımlarını birbirine yakın atması

DEREM-GÜZİN : Ottoman Turkish

f. Sarraf

DEREM-SERA : Ottoman Turkish

f. Para basılan yer

DEREMAN : Ottoman Turkish

"Kişinin adımlarının birbirine yakın olması. (O kimseye ""dârim"" derler)."

DEREN : Ottoman Turkish

Kir, vesah

DERENDE : Ottoman Turkish

f. Yırtan, yırtıcı