Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
DESİK : Ottoman Turkish

Dolu nesne

DESİMETRE : Ottoman Turkish

Fr. Metrenin onda birine eşit uzunluk birimi

DESİS : Ottoman Turkish

(C.: Desâyis) Gizlenmiş, gizli

DESİSE : Ottoman Turkish

Gizli hile, oyun

DESİSEKÂR : Ottoman Turkish

f. Hileci, hile yapan

DESİSEKÂRÂNE : Ottoman Turkish

f. Hilekârcasına. Desise ve hile edene yakışır surette

DESKERE : Ottoman Turkish

(C.: Desâkir) Dağ başında olan harab kale. * Küçük köy

DESMA : Ottoman Turkish

Siyah olan nesne

DESMERE : Ottoman Turkish

(C.: Desâmire) Dağ başında olan harap yıkık kale

DESPOT : Ottoman Turkish

yun. Rum piskoposu. * Eskiden Bizanslı ve Balkanlı derebeyi

DESR : Ottoman Turkish

Def'etmek, kovmak

DESS : Ottoman Turkish

Yavaş yağan yağmur. * Acıtıcı derecede dövmek. * Def'etmek

DESSAS : Ottoman Turkish

Çok aldatıcı, çok desiseci

DESSAS : Ottoman Turkish

hileci, oyuncu, aldatıcı

DESSASÂNE : Ottoman Turkish

hileci, aldatıcı gibi

DESSE : Ottoman Turkish

Toprak içinde gömülüp yatan bir nevi yılan

DEST : Ottoman Turkish

(C.: Düsut) Dört bucaklı yastık ve elbise. * Hile

DEST Ü PÂ(Y) : Ottoman Turkish

El ve ayak

DEST-ALAY : Ottoman Turkish

f. Bulaşık el, bulaşmış el

DEST-BE-DEST : Ottoman Turkish

f. Elden ele, el ele. * Peşin satış. * Birbirine bitişik olan

DEST-BESTE : Ottoman Turkish

f. El bağlamış, eli bağlı

DEST-BUS : Ottoman Turkish

f. El öpme

DEST-BÜRD : Ottoman Turkish

f. Kuvvet, kudret. * Üstünlük, zafer, muvaffakiyet

DEST-DİRAZ : Ottoman Turkish

f. El uzatan, zulmeden. * Sarkıntılık etme, el uzatma