Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
DİRAHŞ : Ottoman Turkish

f. Nur, ziya, parıltı, parlama, ışık

DİRAHŞAN : Ottoman Turkish

f. Parlıyan, parlak

DİRAHŞENDE : Ottoman Turkish

f. Işıklı, nurlu, ışıldayan, parıldayan

DİRAK : Ottoman Turkish

Tâbi olmaklık, itaat etmeklik

DİRAN : Ottoman Turkish

(Dâr. C.) Evler, hâneler

DİRASE : Ottoman Turkish

Kitab okumak. * Elbiseyi eskitmek. * Gizli yol. * Harmanda buğday döğmek. * Uyuz olan deveyi katranlamak

DİRAYET : Ottoman Turkish

Zekâ, bilgi. Kuvvetli tecrübe sahibi olmak. * Fetanet. Temkin ve tecrübeye dayanan akıl

DİRAYETKÂR : Ottoman Turkish

f. Bilgili, dirâyetli, kavrayışlı

DİRAYETLİ : Ottoman Turkish

Kavrayışlı, zeki, bilgili, anlayışlı

DİRDİH : Ottoman Turkish

Yaşlı, pir, ihtiyar kişi

DİRDİM : Ottoman Turkish

Ağzında dişleri kırılmış ve kütelmiş yaşlı deve

DİREFŞ : Ottoman Turkish

f. Alem, bayrak, sancak

DİREKTİF : Ottoman Turkish

Fr. Üst makamlardan, tutulacak yol üzerine verilen emirlerin tümü, hepsi. Talimat, emir. Nasıl, ne şekil olacağına çalışacağına dair emir

DİREKTİF : Ottoman Turkish

yönlendirici emir

DİREKTUVAR : Ottoman Turkish

Fr. Fransız ihtilâlinin üçüncü yılında Konvansiyon'un yerine geçen idare şekli

DİREM : Ottoman Turkish

(Dirhem) f. Eskiden kullanılan bir ağırlık ölçüsü. Şimdiki üç gram ağırlık. Okka denen eski ağırlık ölçüsünün (1/400) kadarıdır. Şer'an, orta büyüklükte yetmiş tane arpa ağırlığı. * Eskiden kullanılan ve beş kuruş değerindeki gümüş para. Akça

DİREM : Ottoman Turkish

dirhem

DİREM-SERA : Ottoman Turkish

f. Darbhâne, para basılan yer

DİRENG : Ottoman Turkish

f. Gecikme, yavaşlık, teenni, teahhur. * Dinlenme, karar, istirahat, aram

DİREV : Ottoman Turkish

f. Ekin biçme, hasat

DİREV-GER : Ottoman Turkish

f. Ekin biçen, orakçı

DİRHA : Ottoman Turkish

Süngü ile oynadıkları halka

DİRHAM : Ottoman Turkish

(C.: Derâhim) Kuruş

DİRHEM : Ottoman Turkish

(Bak: Direm)

DİRHEM : Ottoman Turkish

üç gramlık ağırlık ölçüsü