Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
DİRHEVS : Ottoman Turkish

Katı, şiddetli nesne, şedid

DİRİGA : Ottoman Turkish

f. Yazık, eyvahlar olsun!

DİRİN(E) : Ottoman Turkish

f. Eski, kadim

DİRİTNAVT : Ottoman Turkish

diritnot

DİRİTNOT : Ottoman Turkish

(Diritnavt) ing. Büyük harp gemisi

DİRİTNOT : Ottoman Turkish

üyük savaş gemisi

DİRİĞ : Ottoman Turkish

f. Men'etmek, korumak, esirgemek. * Eyvâh, yazık

DİRKİTE : Ottoman Turkish

Acem diyarında bir oyun adıdır. (Bir yere gelip raks ederler.)

DİRVAS : Ottoman Turkish

Büyük deve. * Boynu kalın olan adam. * Arslan. * Köpek ve devenin sütü

DİRYAK : Ottoman Turkish

Tiryâk, ilâç

DİRZ : Ottoman Turkish

(C.: Duruz) Dünya nimetleri. * Lezzet

DİRÂYET : Ottoman Turkish

yetenek, beceri, sezgi

DİSAM : Ottoman Turkish

Şişe ağzına konulan tıpa. * Yaraya bağlanan bez. * Kulak içine sokulan şey. * Yarık ve delik tıkamada kullanılan tıkaç

DİSAR : Ottoman Turkish

(C.: Düsür) Kenet, urgan, halat, perçin, mismar

DİSE : Ottoman Turkish

f. Kişi, şahıs, zât, fert

DİSİPLİN : Ottoman Turkish

Fr. Uyulması lâzım gelen kaide ve yasaklar. * Nizam ve intizam te'mini için zihnî, ahlâkî, ruhî, cismanî tâlim ve terbiye

DİSİPLİN : Ottoman Turkish

uyulması gereken kuralların tamamı, sıkı düzen

DİSKALİFİYE : Ottoman Turkish

Fr. Müsabaka dışı bırakılmış

DİV : Ottoman Turkish

f. Dev. * İblis, şeytan. * Cinn, ifrit

DİV-BAD : Ottoman Turkish

f. Şiddetli rüzgâr, kasırga, fırtına. * Divanelik, delilik, cinnet

DİV-BEÇE : Ottoman Turkish

f. Deve yavrusu

DİV-CAME : Ottoman Turkish

f. Eskiden savaşlarda giyilen kaplan veya arslan postekisi

DİV-ÇE : Ottoman Turkish

f. Sülük. * Kadın tuzluğu adı verilen bir bitki çeşiti. * Ağaç kurdu, güve. * Arka kaşağısı

DİVAN : Ottoman Turkish

Eskiden yaşamış şâirlerin şiirlerinin toplandığı kitap. * Büyük meclis. Büyük ve idâre işlerine bakan bilgili, nüfuzlu kimselerin toplandıkları yer

DİVAN : Ottoman Turkish

şiir kitabı, yüksek idare meclisi, mahkeme, sedir