Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
DİYANET : Ottoman Turkish

Dindarlık. Dinin hükümlerine riâyet ve muktezasınca amel etmek. Din emirlerinin hüsn-ü ihtiyar ile tatbiki. Din işleri

DİYAR : Ottoman Turkish

(Dâr. C.) Memleket

DİYAR : Ottoman Turkish

ülke, yer

DİYAR-I GURBET : Ottoman Turkish

f. Gurbet diyarı. Yabancı memleket

DİYAR-I KÜFR : Ottoman Turkish

İslâm ülkelerinden hariç olan memleketler

DİYAR-I RUM : Ottoman Turkish

f. Eskiden Osmanlı ülkesindeki Anadolu

DİYAR-I ÂHAR : Ottoman Turkish

Başka, diğer memleket

DİYAS(E) : Ottoman Turkish

Ekini davar ayağı ile bastırıp çiğnetmek. * Kılıcı ruşen etmek, kılıcı parlatmak

DİYAT : Ottoman Turkish

(Diyet. C.) Diyetler. (Bak: Diyet)

DİYEKE : Ottoman Turkish

(Dîk. C.) Dîkler, horozlar

DİYER : Ottoman Turkish

(Dâr. C.) Dârlar, hâneler, evler

DİYET : Ottoman Turkish

Kan bedeli. Yaralanan veya öldürülen bir kimse için en yakın vârisine ödenmesi şer'an hükmolunan para veya mal. Can pahası. * Para, değer. Kıymet

DİYET : Ottoman Turkish

kan bedeli, can pahası

DİYET-İ KÂMİLE : Ottoman Turkish

Huk: Öldürülen şahsın nefsine bedel olarak, câniden veya ailesinden alınan tam diyet olup, miktarı öldürülen kişiye göre değişir

DİYK : Ottoman Turkish

darlık, sıkışıklık

DİYÂNET : Ottoman Turkish

dindarlık, din işleri

DİYÂNETEN : Ottoman Turkish

dindarlık bakımından

DİZ : Ottoman Turkish

f. Kal'a, sur

DİZ(E) : Ottoman Turkish

f. Levn, renk

DİZA : Ottoman Turkish

Noksanlaştırmak. * Eziyet vermek. * Ezâ etmek. * Hor ve hakir etmek

DİZDAR : Ottoman Turkish

f. Kale muhafızı, kale ağası

DİZÇEK : Ottoman Turkish

Dizleri muhafaza etmek için muharebelerde kullanılan bir nevi zırh

DOGMA : Ottoman Turkish

tartışılmayan kesin fikir

DOGMATİZM : Ottoman Turkish

azı fikirleri her zaman doğru ve değişmez kabul eden felsefe

DOK : Ottoman Turkish

ing. Gemi tamir veya inşasında kullanılan üstü örtülü havuz. * Ticari eşya için rıhtımlarda yapılan büyük depo