Ottoman Turkish
DÂÎ : Ottoman Turkish
duacı, çağıran
DÂĞDAĞA : Ottoman Turkish
gürültü patırtı
DÂĞDÂR : Ottoman Turkish
yanık, yaralı
DÎDE : Ottoman Turkish
göz
DÎDEBÂN : Ottoman Turkish
gözcü, gözleyen
DÎK : Ottoman Turkish
Darlık, sıkıntı. Gam. Kalbe sıkıntı veren
DÎK : Ottoman Turkish
ince, dar
DÎK-UL ELFAZ : Ottoman Turkish
İfade zorluğu. Gayet ince ve derin ve ruhen hissedilen bazı mânaların ifade edilemeyişi
DÎK-UN NEFES : Ottoman Turkish
Nefes darlığı
DÖNÜM : Ottoman Turkish
919 m2 lik eski bir arazi ölçüsü
DÖVİZ : Ottoman Turkish
Fr. Yabancı devlet parası. * Yabancı ülkelerde ecnebi paralarla ödenecek olan poliçe, çek gibi senetler
DÛD-HÂNE : Ottoman Turkish
f. Kabile, silsile, hânedan, soysop
DÛN : Ottoman Turkish
Gayrı, diğer, maadâ
DÛN : Ottoman Turkish
aşağı
DÛN-PERVER : Ottoman Turkish
f. Kötü kimseleri koruyan, alçak kişileri muhafaza edip onların ilerlemelerine yardımcı olan
DÛNHİMMET : Ottoman Turkish
gayreti az
DÛR : Ottoman Turkish
uzak
DÛRENDİŞ : Ottoman Turkish
ilerisi için kaygılanan
DÛRENDİŞÂNE : Ottoman Turkish
ilerisi için kaygılanırcasına
DÛÇAR : Ottoman Turkish
f. Yakalanmış. Çatmış. Mübtelâ. * Ulaşmış
DÛÇAR : Ottoman Turkish
tutulmuş, yakalanmış
DÛŞ : Ottoman Turkish
f. Omuz. Ketif. * Dün gece. * Âlem-i menâm, rüya âlemi. * Mütesadif ve mütelâki olan
DÛŞ : Ottoman Turkish
omuz
DÛŞ AZMAK : Ottoman Turkish
Rüyâda iken kirlenmek, ihtilâm olmak
DÛŞÂB : Ottoman Turkish
pekmez
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani