Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
DÜ'BUB : Ottoman Turkish

Zayıf nesne. * Çirkin huylu, kısa boylu kimse. * Kolay yol. * Uzun at. * Karınca nevinden bir nev. * Hububattan bir cins

DÜ'BUS : Ottoman Turkish

Ahmak

DÜ'LUL : Ottoman Turkish

(C.: Dâlil) Belâ, zahmet, dâhiye

DÜ'SUR : Ottoman Turkish

(C.: Deâsir) Yıkılmış havuz

DÜ-BÂLÂ : Ottoman Turkish

f. İki kat

DÜ-CİHAN : Ottoman Turkish

İki cihan. Dünya ve âhiret

DÜ-DİDE : Ottoman Turkish

f. İki göz

DÜ-DİLÎ : Ottoman Turkish

f. Tereddüt, kararsızlık, neticeye varamamak

DÜ-GANE : Ottoman Turkish

f. İki adet, iki tane, ikiz. Çift

DÜ-GİTİ : Ottoman Turkish

f. İki âlem. Dünya ve âhiret

DÜ-MUY : Ottoman Turkish

f. Saçına sakalına kır düşmüş adam

DÜ-NİM(E) : Ottoman Turkish

f. İki parça, ikiye yarılmış, bölünmüş ikiye ayrılmış

DÜ-PA : Ottoman Turkish

İki ayaklı

DÜ-RU : Ottoman Turkish

İki yüzlü

DÜ-TA : Ottoman Turkish

İki kat

DÜ-VAZDEH : Ottoman Turkish

f. Oniki

DÜ-VİST : Ottoman Turkish

f. İki yüz

DÜ-VÜM(İN) : Ottoman Turkish

f. İkinci, saniyen

DÜ-ZEBAN : Ottoman Turkish

f. İki dilli

DÜ-ÂLEM : Ottoman Turkish

İki dünya. Dünya ve âhiret

DÜ-ŞAH(İ) : Ottoman Turkish

f. Çatal ağaç. * Tomruk. * Eskiden suçlunun boynuna takılan çatal ağaç

DÜABE : Ottoman Turkish

Lâtife etme, şaka yapmak. * Oyun

DÜBAR : Ottoman Turkish

Çarşamba günü

DÜBAR(E) : Ottoman Turkish

f. İki kat, çift kat, kat kat, katmerleşme