Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
AİŞ : Ottoman Turkish

Yaşıyan. * Rahat yaşıyan

AİŞE : Ottoman Turkish

(Bak: Ayişe)

AJ : Ottoman Turkish

f. Dinlenme, rahat hâl, istirahat

AJAN : Ottoman Turkish

Fr. Bir şahsın, bir şirketin veya bir devletin bazı işlerini gören kimse. * Gizli vazifeli olan kişi

AJANDA : Ottoman Turkish

Akılda tutulması icab eden şeyleri not etmeye yarayan, takvim şeklinde tanzim edilmiş defter

AJANS : Ottoman Turkish

Fr. Her türlü havadisi toplayıp, ilgili mevkilere bildiren kuruluş. * Ticari bir teşekkülün kolu

AJEH : Ottoman Turkish

f. Vücutta çıkan pürtüklü küçük ur

AJENDE : Ottoman Turkish

f. Çamur. * Binalarda kullanılan harç

AJİG : Ottoman Turkish

f. Nefret, kin ve düşmanlık

AJİH : Ottoman Turkish

f. Kir, küf. * Çapak

AJİNE : Ottoman Turkish

f. Değirmen taşı gibi maddeleri yontup düzelten demir alet. Dişengi

AJİR : Ottoman Turkish

f. Göl, havuz. * Kalabalık, izdiham. * Bağırma, feryât. * Çekingen. * Akıllı, uyanık. * Amâde, hazır

AJİRAK : Ottoman Turkish

f. Gürültü, ses. Bağırış

AJUR : Ottoman Turkish

Fr. Gözenek. Göz göz işlenmiş nakış

AJÜG : Ottoman Turkish

f. Hurma lifi. * Ağaç budama

AK ALEM : Ottoman Turkish

Osmanlılarda saltanat sancağı

AK ANBER : Ottoman Turkish

Beyaz cins anber

AK'AK : Ottoman Turkish

Saksağan

AK'AKA : Ottoman Turkish

Saksağan sesi

AK'AM : Ottoman Turkish

Burnu eğri

AKA : Ottoman Turkish

"İran Türkleri ""ağa"" yerine kullanırlar."

AKAB : Ottoman Turkish

Topuk. Ökçe. * Bir şeyin hemen arkası. * Bir şeyin gerisinde olan zaman veya mekan

AKAB-GİR : Ottoman Turkish

f. Peşe düşen, kovalıyan

AKAB-REV : Ottoman Turkish

f. Arkadan gelen. Peşe düşmüş, arkaya takılmış

AKABE : Ottoman Turkish

(C.: Akabât) Bâdire. Sarp ve çıkılması müşkül yokuş. * Tehlikeli geçit. Dar ve iki tarafı pusu yeri olan boğaz. * Muhatara, tehlike. * Hastalığın veya başka bir halin en tehlikeli ve korkulur süresi. * Kızıldenizin kuzey ucunda, Süveyş'in doğu tarafında bulunan dar bir körfezin ismi