Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
DÜSTUR : Ottoman Turkish

f. Umumi kaide. Kanun, nizam. * Örnek, nümune * Üslub. İzin, müsaade. * Mu'teber ve mu'temed kimse. * Destur

DÜSTÛR : Ottoman Turkish

ilke, kural

DÜSUM : Ottoman Turkish

(Desem. C.) Yağlar

DÜSUR : Ottoman Turkish

Mahvolma. Eseri kalmama. Ortadan kalkma. Nişanı belirsiz olma. * Kaftan eskime. * Ev köhne olma

DÜSÜR : Ottoman Turkish

(Disar. C.) Perçinler, halatlar, kenetler. Geminin tahtalarını birbirine bağlayan rabıtalar

DÜVAB : Ottoman Turkish

İşi birbirine ulaştırmak

DÜVAL : Ottoman Turkish

f. Tasma, kayış

DÜVAM : Ottoman Turkish

Sabit ve sakin olmak

DÜVAR : Ottoman Turkish

Baş çevrilme

DÜVEL : Ottoman Turkish

(Devlet. C.) Devletler

DÜVEL : Ottoman Turkish

devletler

DÜVEL-İ MUAZZAMA : Ottoman Turkish

f. Büyük devletler. Düvel-i muazzama-i İslâmiyye gibi

DÜVEL-İ MÜ'TELİFE : Ottoman Turkish

Anlaşmış devletler. Birinci Cihan Harbinde: İngiltere, Fransa, Rusya ve İtalya

DÜVEL-İ MÜTTEFİKA : Ottoman Turkish

f. İttifak etmiş, birlik olmuş, birleşmiş devletler

DÜVELÎ : Ottoman Turkish

(Düveliyye) Devletlerle alâkalı

DÜVUK : Ottoman Turkish

Ahmaklık, hamâkat

DÜVVAC : Ottoman Turkish

Hâkimlerin giydiği bol kaftan. * Yorgan. * Tac

DÜVVAME : Ottoman Turkish

Çocukların çevirerek oynadığı bir fırıldak

DÜYUN : Ottoman Turkish

(Deyn. C.) Borçlar

DÜYUNAT : Ottoman Turkish

(Düyun. C.) Borçlar

DÜYÛN : Ottoman Turkish

orçlar

DÜZD : Ottoman Turkish

(C.: Düzdân) f. Sârık, hırsız

DÜZDAN : Ottoman Turkish

(Düzd. C.) f. Hırsızlar, sürrak

DÜZDÂNE : Ottoman Turkish

f. Hırsız gibi, hırsıza yakışır şekilde, hırsızca

DÜZDÎ : Ottoman Turkish

f. Hırsızlık, sirkat