Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
EBEDÎ : Ottoman Turkish

sonsuzla ilgili

EBEDÜLÂBÂD : Ottoman Turkish

sonsuzlar sonsuzu

EBELET : Ottoman Turkish

Çok yemekten gelen ağırlık, hazımsızlık

EBEN : Ottoman Turkish

Töhmetli, kabahatli kişi. * Adâvet, düşmanlık

EBEN AN-CEDD : Ottoman Turkish

Babadan, dededen

EBER : Ottoman Turkish

Hurmanın budaklanması ve ıslah edilmesi. * Akrep sokması

EBERR : Ottoman Turkish

Çok faziletli, şerefli. Çok sâdık ve dindar. Çok iyilik sever. * Şenlikten uzak, bedevi

EBES : Ottoman Turkish

Çok süt içmekten dolayı midede ve karında meydana gelen şiş. $

EBEVEYN : Ottoman Turkish

Ana ile baba. (Eb ile ümm.)

EBEVEYN : Ottoman Turkish

ana ile baba

EBGAZ : Ottoman Turkish

Çok fazla buğzedilen, hiç sevilmeyen, nefret edilen

EBH : Ottoman Turkish

Unutulan şeyi hatırlatmak

EBHAK : Ottoman Turkish

Bir gözlü

EBHAL : Ottoman Turkish

(Buhl. den) En hasis, çok cimri, daha tamahkâr. * Büyük gözlü

EBHAR : Ottoman Turkish

Nefesi ve ağzı fena kokan adam

EBHAS : Ottoman Turkish

Gözlerinin üstünde veya altında bir miktar yumruca et parçası olan kişi

EBHEKAN : Ottoman Turkish

Kuzu kulağı adı verilen ot

EBHEL : Ottoman Turkish

Ardıç ağacının yemişi. * Ardıç ağacının bir nevi

EBHEM : Ottoman Turkish

Söz söylemeye muktedir olmayan. Konuşmaya iktidarı bulunmayan adam

EBHER : Ottoman Turkish

En bâhir, en âşikâr. En parlak, daha çok zâhir. * Temiz kanı yürekten bedene dağıtan büyük bir damar

EBHİRE : Ottoman Turkish

(Buhâr. C.) Dumanlar, buğular

EBHUR : Ottoman Turkish

(Bahur. C.) Buharlar. Buğular

EBHÂR : Ottoman Turkish

(Bahr. C.) Bahirler, deryalar, denizler

EBHÂR-I VÂSİA : Ottoman Turkish

Geniş denizler

EBİ : Ottoman Turkish

(Bak: Ebu)