Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
ECEL-İ MÜBREM : Ottoman Turkish

Elinden kurtulunması mümkün olmayan, kaçınılmaz olan ecel

ECEL-İ MÜSEMMA : Ottoman Turkish

f. Muayyen bir zamana kadar, Allah'ın takdir ettiği ölüm

ECEL-İ NÂ-GEHAN : Ottoman Turkish

Ansızın gelen ecel. Birdenbire âni ölüm, vefat

ECELİYYET : Ottoman Turkish

Sonradan vukuu şüphesiz olan hâdise

ECELL : Ottoman Turkish

(Celil. den.) Çok güzel. çok büyük. En üstün. Çok celil

ECELL : Ottoman Turkish

en büyük

ECELL-İ MAHLUKÂT : Ottoman Turkish

Mahlukların en üstünü. İnsan

ECEM : Ottoman Turkish

(C.: Acâm) Çok fazla sıcak

ECEME : Ottoman Turkish

(C.: Acâm-Ecemât
Ecem-Ücüm) Meşelik. * Kamışlık

ECEMM : Ottoman Turkish

Mızraksız adam. * Boynuzsuz koyun. * Etli kemik. * Bacasız ev

ECEN : Ottoman Turkish

Suyun tadı ve rengi değişik olmak

ECERRAN : Ottoman Turkish

İns ve cinn

ECEŞŞ : Ottoman Turkish

Gür sesli

ECFAN : Ottoman Turkish

(Cefn. C.) Göz kapakları. * Asma çubukları. * Kirpikler

ECHAM : Ottoman Turkish

Gözü büyük ve kırmızı olan. * (Müe: Cahmâ)

ECHEL : Ottoman Turkish

Çok câhil. Çok bilgisiz. En câhil

ECHEL : Ottoman Turkish

en cahil

ECHELİYET : Ottoman Turkish

aşırı bilgisizlik

ECHELİYYET : Ottoman Turkish

Çok bilgisizlik. Çok câhil oluş

ECİC : Ottoman Turkish

Ateş parlaması

ECİL : Ottoman Turkish

İşini geriye bırakan, geciktiren. * Geciktirilen, geriye bırakılan şey. * Bir yerde birikip toplanmış su

ECİLLE : Ottoman Turkish

(Celil. C.) Fazilet, ilim ve rütbe itibariyle daha yüksek olanlar. Büyükler

ECİM : Ottoman Turkish

Bir şeye çok devam etmekten usanç gelme. * Suyun necis olup bozulması. * Birini istemediği hâle koymak

ECİNNE : Ottoman Turkish

(Cenin C.) Ceninler. Ana karnındaki çocuklar

ECİNNÎ : Ottoman Turkish

Cin taifesinden bir fert. (Bak: Cinn)