Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
EFZUNÎ-Yİ ÖMR : Ottoman Turkish

Ömrün çokluğu, ömrün uzun olması

EFZÂ : Ottoman Turkish

" ""artıran"" mânâsında son ek."

EFZÛD : Ottoman Turkish

f. Çoğalan, artan, tekessür eden, tezayüd eden

EFZÛN : Ottoman Turkish

fazla, çok

EFÂDIL : Ottoman Turkish

üstün nitelikli kimseler

EFÂL : Ottoman Turkish

fiiller, işler

EFÂZIL : Ottoman Turkish

(Efdal. C.) Fâzıllar, faziletliler. Mümtaz ve çok bilgili kimseler

EFÂZIL-I UKALÂ : Ottoman Turkish

Akıllıların en ileri gelenleri

EFÂZIL-I VÜKELÂ-YI FİHÂM : Ottoman Turkish

Büyük vekillerin bilgilileri

EFŞAL : Ottoman Turkish

(Feşil. C.) Korkaklar, cesaretsizler

EFŞAN : Ottoman Turkish

f. Dağıtan, saçan, serpen

EFŞAN : Ottoman Turkish

" ""saçan"" mânâsında son ek."

EFŞAR : Ottoman Turkish

f. Çimdikleme. * Sıkılmış, sıkma (meyve suyu gibi.)

EFŞE : Ottoman Turkish

f. Bulgur

EFŞÜRDE : Ottoman Turkish

f. Sıkılmış, posası çıkartılmış (şey.)

EFŞÜRE : Ottoman Turkish

f. Lübb, hülasa, öz, usâre

EFŞÜRE-İ ENGÜR : Ottoman Turkish

Üzüm suyu

EGALİT : Ottoman Turkish

(Uglute. C.) İnsanı yanıltacak hatalı sözler, yanlış kelâmlar

EGAMM : Ottoman Turkish

Saçları yüzüne ve ensesine sarkan ve çok olan kimse

EGANİ : Ottoman Turkish

(Ugniyye. C.) Nağmeler, şarkılar, türküler, âhenkler

EGANN : Ottoman Turkish

Sözü burnu içinden söyleyen, burnundan konuşan. * Otlu dere

EGARE : Ottoman Turkish

f. Kandırma, kışkırtma, teşvik etme

EGARİB : Ottoman Turkish

Firak anı, ayrılış zamanı. Savaş ânı

EGARR : Ottoman Turkish

Çok parlak ve kıymetli. Beyaz şey. * İşi güzel ve hatırlı olan kimse, aziz ve şerefli. (Müennesi daha çok müsta'meldir: Şeriat-ı Garrâ gibi.)

EGBİYA : Ottoman Turkish

(Gabi. den) Gabiler. Akılsızlar. Anlayışı kıt olanlar