Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
EGDİYE : Ottoman Turkish

(Gıdâ. C.) Gıdalar

EGLAK : Ottoman Turkish

(Galak. C.) Kilitler, kilitli şeyler. Mc: Anlaşılması zor olan ifadeler

EGLAL : Ottoman Turkish

(Gull. C.) Halkalar. Kelepçeler. Mahkemenin cezaya müstehak kılıp mahkum ettiği kimselerin boyun ve ayaklarına vurulan zincirler. * (Galel. C.) Ağaçlar arasında korulukta akan sular

EGLEB : Ottoman Turkish

(Bak: Ağleb)

EGMAK : Ottoman Turkish

(Bak: A'mak)

EGMİS : Ottoman Turkish

(Gams. dan) Batır, daldır (meâlinde)

EGNAM : Ottoman Turkish

Koyunlar

EGNİYA : Ottoman Turkish

(Gani. C.) Zenginler

EGNİŞ : Ottoman Turkish

f. İnşa etme, bina yapma. Yapı meydana getirme

EGO : Ottoman Turkish

Lât. Ben. Ene

EGO : Ottoman Turkish

en, ene

EGOİST : Ottoman Turkish

Bencil, hodpesent, hodbin, kendini beğenmiş, menfaatperest

EGOİZM : Ottoman Turkish

Fr. Bencillik. Kendi menfaatını ön plâna alma. Her işi ve davranışta kendini düşünme. Bencillik, hem ahlâk, hem de dinde reddedilen kötü bir huydur. Bencillikten kurtulmanın çaresi, İslâm terbiyesidir

EGOSANTRİZM : Ottoman Turkish

Fr. Psk: Benmerkezcilik. Zihnî gelişmenin ilk çocukluk safhası. Bebek büyüyüp kendi varlığı ile başka varlıkları ayırmaya başladığı zamanlarda kendine has bir düşünce tarzı ile düşünür. Sanki dünyada en önemli varlık kendisi, herşey onun emrine ve isteğine hazır olmalı. Annesi, babası, diğer insanlar ve eşya, isteği gibi kendisine davranmasa ağlamaya başlar. Herşeyin merkezi olduğu hissini taşır.İnançsız insanlar, bu çocuktan farklı mı düşünüyor? Her varlık kendi nefsine maliktir. Kendisi için çalışır, kendi zevki için çabalar, gayesi yaşamak ve varlağını devam ettirmektir diyen ve benliklerini dünyanın merkezi yapan, kendilerini firavun gibi tanrı sanan bu insanlar, egosantrik düşünüşten daha aşağı seviyede değiller mi?

EGRAZ : Ottoman Turkish

(Garaz. C.) Garazlar

EGSAN : Ottoman Turkish

(Bak: Ağsân)

EGTAŞA : Ottoman Turkish

Karartı

EGTİYE : Ottoman Turkish

(Bak: Ağtiye)

EGUL : Ottoman Turkish

f. Hiddet ve öfke ile yan yan bakma

EGVAL : Ottoman Turkish

(Gul. C.) Büyük felâketler, âfetler, musibetler, belâlar. * şeytanlar. * Gulyabaniler

EGVAR : Ottoman Turkish

(Gavr. C.) Dipler, çukurlar, kuyular. Sonlar, uçlar

EGZOST : Ottoman Turkish

ing. İçten yanmalı motorlarda yanmış akaryakıt gazı. Bu gazın boşaltılması tertibatı

EGŞİYE : Ottoman Turkish

(Bak: Ağşiye)

EHABB : Ottoman Turkish

Çok sevgili. En sevgili

EHABB-I EHİBBA : Ottoman Turkish

Dostların, ahbabların en sevgilisi