Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
EHLİVUKUF : Ottoman Turkish

iyi bilenler, bilirkişiler

EHLİYYET : Ottoman Turkish

Yeterlik. Bir işin ehli olduğuna dâir vesika. İktidar. Liyâkat. İstihkak. Meharet ve mensubiyet

EHLİYYET : Ottoman Turkish

yeterlik, ustalık, yetki

EHLİÎMAN : Ottoman Turkish

îmanlılar

EHLİŞİRK : Ottoman Turkish

Allaha ortak koşanlar

EHLULLAH : Ottoman Turkish

Allah'a itaat edip, O'nun sevgisi ile O'na yaklaşmış olan Veli. Allah'ın sevgisine mazhar olan Evliya

EHLULLAH : Ottoman Turkish

Allah adamı, evliya, ermiş

EHLÎ : Ottoman Turkish

Munis, alışık. Yabancı olmayan. Kendisi ile ünsiyet edilen

EHLÎ : Ottoman Turkish

alışık olan, evcil

EHME : Ottoman Turkish

f. Eksik, nâkıs noksan. * Bulunuş

EHNAME : Ottoman Turkish

f. Aşk, muhabbet, sevda. * Kendine çekidüzen verme

EHRAM : Ottoman Turkish

Mısır'da Firavunların piramit şeklindeki mezarları

EHRAM : Ottoman Turkish

firavun mezarı

EHRAM-I MÜREBBAÎ : Ottoman Turkish

Dörtgen piramit. Dört köşeli ehram

EHRAM-I MÜSELLESÎ : Ottoman Turkish

Üçgen piramit

EHRAMEN : Ottoman Turkish

f. şeytan, iblis. * Dev

EHRAS : Ottoman Turkish

Dilsiz. (Bak: Ahras)

EHRE : Ottoman Turkish

Büyük ağızlı

EHRED : Ottoman Turkish

Yırtık şey. (Üstbaş hakkında kullanılır.)

EHRİMAN : Ottoman Turkish

(Ehrimen, Ehremen) f. Ateşperestlerin şer ilâhının ismi. Bâtıl bir ilâh ismi

EHSA : Ottoman Turkish

Şaşmış, şaşa kalmış, hayret etmiş ve taaccübüne gitmiş olan kimse

EHSÂS : Ottoman Turkish

(Hiss. C.) Hisler, duygular

EHSÂS-I RAKİKA : Ottoman Turkish

İnce hisler, ince duygular

EHTAT : Ottoman Turkish

Bir bölük cemaat

EHTEM : Ottoman Turkish

Ön dişi gedik olan