Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
EMVAL-İ METRUKE : Ottoman Turkish

Sahipleri olmayan, sahipleri kaybolmuş, sahipsiz mallar. Terkedilmiş mallar

EMVAL-İ ZÂHİRE : Ottoman Turkish

Sâime denilen hayvanlar ile bir kısım arazi mahsulâtı ve madenleri ile yer altındaki hazineler ve gümrüklere uğrayan ticaret mallarıyla, nakitler

EMVAT : Ottoman Turkish

(Meyyit. C.) Meyyitler. Ölüler

EMVÂC : Ottoman Turkish

(Mevc. C..) Dalgalar

EMVÂC : Ottoman Turkish

dalgalar

EMVÂC-ÜL BİHÂR : Ottoman Turkish

Denizlerin dalgaları

EMVÂL : Ottoman Turkish

mallar

EMVÂT : Ottoman Turkish

ölüler

EMYA(N) : Ottoman Turkish

f. Para kesesi, içine para konulan torba, çanta

EMYAL : Ottoman Turkish

(Mil. C.) Miller. (Bak: Mil)

EMYAL-İ BAHRİYYE : Ottoman Turkish

Deniz milleri. 6080 kadem, yani 1852 metreden ibaret olan deniz mesafesi

EMYUS : Ottoman Turkish

"Anason dedikleri ot. * Kendisinden tuz meydana getirilen taş ki, Türkçe ona ""tuz taşı"" derler."

EMZA : Ottoman Turkish

Çok te'sirli olan, çok müessir. * Hükmü çok geçen. * Kat'i, şüphesiz

EMZAH : Ottoman Turkish

Yürürken uylukları birbirine sürüyüş

EMZER : Ottoman Turkish

Katı gönüllü, katı kalbli kimse

EMZİCE : Ottoman Turkish

(Mezc. den) Mizaclar, tabiatlar, huylar, meşrebler

EMZİCE : Ottoman Turkish

mizaçlar, huylar

EMÂKİN : Ottoman Turkish

(Mekân. C.) Yerler. Mekânlar

EMÂKİN-İ MUKADDESE : Ottoman Turkish

Mukaddes yerler, kutsal mekânlar

EMÂNET : Ottoman Turkish

sonra alınmak üzere verilen şey

EMÂNETEN : Ottoman Turkish

emanet olarak

EMÂNİ : Ottoman Turkish

güvenlik

EMÂNÂT : Ottoman Turkish

emanetler

EMÂRE : Ottoman Turkish

iz, belirti, bellik

EMÂRET : Ottoman Turkish

eylik