Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
ENBÛY : Ottoman Turkish

f. Koklama, koku alma

ENBÜR : Ottoman Turkish

f. Ateş veya ocağı karıştırmağa mahsus âlet

ENBÜRE : Ottoman Turkish

f. Dere, çay. * Tüyü dökülmüş olan hayvan. * Dolap beygiri. * İşkembe

ENCAD : Ottoman Turkish

(Necd. C.) Yüksek yerler, yüce mekânlar

ENCAM : Ottoman Turkish

son

ENCAS : Ottoman Turkish

(Necis. C.) Pisler. Necis şeyler

ENCERE : Ottoman Turkish

Gemi lengeri

ENCİN : Ottoman Turkish

f. Tane tane, ufak ufak, parça parça. * Sıvacı

ENCİR(E) : Ottoman Turkish

f. İncir meyvesi

ENCUH : Ottoman Turkish

(Encug) f. Kıvrım. * Buruşmuş, solmuş meyve

ENCÂM : Ottoman Turkish

Son, nihayet, netice

ENCÂM-I KÂR : Ottoman Turkish

İşin neticesi, amelin sonu

ENCÜM : Ottoman Turkish

(Necm. C.) Yıldızlar. Necmler

ENCÜMEN : Ottoman Turkish

f. Cemiyet. şura. Meclis. Komisyon

ENCÜMEN : Ottoman Turkish

meclis, komisyon

ENCÜMEN-GÂH : Ottoman Turkish

f. Cemiyet, meclis

ENCÜMEN-İ DÂNİŞ : Ottoman Turkish

Akademi. İlim encümeni

END-BEND : Ottoman Turkish

f. Utanmış, mahcub. * Boğum boğum, kısım kısım, parça parça

ENDA' : Ottoman Turkish

Yüksek, yüce, âlâ. * (Nedâ. C.) Nedâlar, çiğler, şebnemler

ENDAD : Ottoman Turkish

"(Nidd. C.) Benzerler. Emsâller. * Misiller. şerikler, eşler.(Vahdaniyet ve kudret-i İlâhiye bu kadar âyât-ı fiiliye ve kavliyesiyle zâhir ve bâhir iken, buna karşı insanlardan bazıları vardır ki, Allah'a karşı denkler, nazirler tutarlar ki onları Allah gibi severler. Emirlerine, yasaklarına, arzularına itaat ederler de Allah'a isyan ederler. Şübhe yok ki böyle yapmak gerek Allah'ı inkâr ederek olsun ve gerek olmasın, mâna-yı uluhiyette onları Allaha ortak yapmaktır. Bunların bir kısmı bu şirki açığa vururlar. Firavunlara, nemrutlara yapıldığı gibi onlara açıktan açığa ilâh, mâbud nâmını vermekten çekinmezler, Rabbimiz, tanrımız derler. Ve hatta İlâhlarının tevellüd ve tevâlüdüne kail olarak onlara aynı cinsten, mâbud payesinde oğullar, kızlar tasavvur ve isnad ederler. Diğer bir kısmı da tasrih etmeden aynı muameleyi yaparlar, onları Allah sever gibi severler, veliyy-i nimet tanırlar, onların muhabbetini mebde-i hareket ittihaz ederler. Allah'a yapılacak şeyleri onlara yaparlar. Allah rızasını düşünmeden onların rızalarını kazanmağa çalışırlar. Allah'a isyan olan şeylerde bile onlara itaat ederler.İnsanlar tarafından böyle muhabbet ile mâbud pâyesi verilen endâd o kadar çeşitlidir ki; bir taş, bir mâden parçasından, bir ot, bir ağaçtan tut, tâ, yıldızlara, ruhlara, meleklere kadar çıkar.Filvaki servet, haşmet, kuvvet, câh u ikbâl, güzellik, hüsün gibi herhangi bir ümide sebep sayılan dilberler, kahramanlar, hükümdarlar gibi insanları, Allah gibi seven ve onun uğrunda herşeyi göze alan nice kimseler vardır ki bu nokta-i şirkin putperestlik esasını, beşeriyetin en büyük yarasını teşkil eder.Hasılı, reislerini ve büyüklerini Allah sever gibi sevenler ve onları, Allahın emirlerine muhalif olan emirlerini dinliyerek Allah'a isyan edenler; bunları Allah'a nazir ve emsâl kabul etmiş olurlar ki, bütün putperestlik esası, bu muhabbet tarzındadır. E.T.) (Bak: Put, Sanemperest)"

ENDAD : Ottoman Turkish

enzerler, misiller

ENDAD Ü EZDAD : Ottoman Turkish

Benzerler ve zıtlar

ENDAHT : Ottoman Turkish

(Endâhten. den) f. Atmak. İlka etmek. * Silâh boşaltmak

ENDAHTE : Ottoman Turkish

f. Terkedilmiş, bir tarafa atılmış. Bırakılmış

ENDAM : Ottoman Turkish

f. Beden. Vücud. * Vücudun tenasübü. Vücudun görünüşü. * Letafet. İntizam ve üslub