Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
ENFLASYON : Ottoman Turkish

Fr. Piyasaya gerektiğinden fazla kâğıt para çıkartmaktan dolayı paranın değeri düşüp fiyatların yükselmesi

ENFÂ : Ottoman Turkish

daha faydalı

ENFÂS : Ottoman Turkish

nefesler

ENFÎ : Ottoman Turkish

Burunla ilgili

ENFÛS : Ottoman Turkish

nefisler, ruhlar

ENFÜS : Ottoman Turkish

(Nefs. C.) Nefsler, ruhlar, canlar. Yaşayanlar

ENFÜSÎ : Ottoman Turkish

"Bir kimseye mahsus görüş ve düşünüş. Nefse, kendi hayatına aid, dâhile aid. (Subjektif) (Objektifin zıddı)(İ'lem eyyüh-el-aziz! Afaki mâlumat, yâni; hâriçten, uzaklardan alınan mâlumat, evham ve vesveselerden hâli olamıyor. Amma bizzat vicdâni bir şuura mahal olan enfüsi ve dâhili mâlümat ise evham ve ihtimallerden temizdir. Binaenaleyh merkezden muhite, dâhilden hârice bakmak lâzımdır. M.N.)"

ENFÜSÎ : Ottoman Turkish

nefisle ilgili, insanlarının kendi iç âlemlerine ait

ENGAM : Ottoman Turkish

f. Vakit, zaman, an. Mevsim. (Aslı: Encam'dır.)

ENGAME : Ottoman Turkish

f. Topluluk, cemaat, kalabalık, izdiham. Toplanma yeri, meclis. * Muharebe yeri, ceng meydanı. * Oyuncular derneği

ENGAR : Ottoman Turkish

f. Sanma, zan, tasavvur. şüphelenme. * Tamamlanmayan, eksik kalan iş

ENGARE : Ottoman Turkish

f. Tamamlanmayan, eksik kalan iş, nakış veya taslak. * Hikâye, efsâne, roman, kıssa. * Başdan geçen bir olayı tekrarlama. * Hesap defteri. * Utanarak geri geri çekilme

ENGAZ : Ottoman Turkish

f. San'atkârların kullandıkları san'at âletleri

ENGEL : Ottoman Turkish

t. (Bak: Mâni')

ENGİHTE : Ottoman Turkish

f. Yükseltilmiş, karıştırılmış, oynatılmış, koparılmış

ENGİZ : Ottoman Turkish

f. Koparan, karıştıran, tahrib eden

ENGİZ : Ottoman Turkish

" ""koparan, veren"" mânâsında son ek."

ENGİZİSYON : Ottoman Turkish

Fr. XVI. ve XVII. asırlarda Hristiyan Katolik Mezhebine âit kiliselerden alâkayı kesen veya Papa'ya karşı gelenlere yapılan
insanları arslanlara parçalatmak, fırında yakmak gibi- dehşetli işkenceler veya onları bu azaba mahkûm eden mahkemelere verilen isim. * Çok ağır ve çok zâlimce cezâya hükmeden mahkeme. * Çok ağır işkence

ENGİZİSYON : Ottoman Turkish

kiliselerin işkenceci mahkemeleri

ENGİŞT : Ottoman Turkish

f. Kömür

ENGİŞTAL : Ottoman Turkish

f. Hasta ve zayıf kimse. Dermansız, bî-derman kişi

ENGÛR : Ottoman Turkish

f. Üzüm

ENGÛREK : Ottoman Turkish

f. Gözbebeği

ENGÜBİN : Ottoman Turkish

f. Bal

ENGÜJ : Ottoman Turkish

f. Filcilerin fili idare etmekte kullandıkları ucu eğriltilmiş demir karga burnu