Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
ER'AS : Ottoman Turkish

Zayıflığından veya yorulduğundan dolayı yab yab yürüyen kişi

ER'EF : Ottoman Turkish

Daha rauf, çok şefkatli

ER'ES : Ottoman Turkish

Başı büyük, kocakafa

ERABET : Ottoman Turkish

Akıllı, zeyrek ve uslu olma

ERACİF : Ottoman Turkish

Uydurma, yalan sözler. (Bak: Recefe)

ERACİF VE EKÂZİB : Ottoman Turkish

Yalan ve uydurma sözler

ERACİH : Ottoman Turkish

(Urcuha. C.) Salıncaklar

ERACİZ : Ottoman Turkish

(Ürcuze. C.) Mısraları kafiyeli, kısa vezinli şiirler, kasideler

ERADÎN : Ottoman Turkish

(Arz. C.) Yerler. Arzlar, dünyalar

ERAHH : Ottoman Turkish

Tırnağı yassı ve geniş olan hayvan

ERAİK : Ottoman Turkish

(Erike. C.) Tahtlar. Koltuklar

ERAK : Ottoman Turkish

Uykusuzluk

ERAKK : Ottoman Turkish

Çok ince, ziyade rakik, ince ve yumuşak

ERAKK : Ottoman Turkish

pek ince

ERAKK-I HİSSİYAT : Ottoman Turkish

Duyguların en inceleri. Gizli hisler, ince duygular

ERAMİL(E) : Ottoman Turkish

(Ermele. C.) Bekârlar. Dul kadınlar. Kocaları ölmüş veya boşanmış kadınlar

ERANİB : Ottoman Turkish

(Erneb. C.) Tavşanlar

ERAS : Ottoman Turkish

Başı büyük olan kimse

ERASS : Ottoman Turkish

Sık dişli

ERAVEND : Ottoman Turkish

f. şevk, arzu, istek, taleb. * şan, nam, şöhret, meşhur olma

ERAYİS : Ottoman Turkish

(Eris. C.) Çiftçiler, ekinciler

ERAZİL : Ottoman Turkish

(Erzel. C.) Reziller, namussuzlar, yüzsüzler

ERBAA : Ottoman Turkish

Dört

ERBAA : Ottoman Turkish

dört

ERBAB : Ottoman Turkish

f. Ulu, ulvi, âlâ. * Reis, başkan, şef