Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
ESAMM : Ottoman Turkish

(C.: Summun) Kulağı sağır olan. * Katı taş

ESAMÎ : Ottoman Turkish

isimler

ESANİD : Ottoman Turkish

İsnadlar. Senedler

ESANS : Ottoman Turkish

Çeşitli yollarla bitkilerden elde edilen veya suni olarak yapılan, kokulu ve uçucu sıvı

ESAR : Ottoman Turkish

Esirlerin ellerini bağladıkları ince kayış

ESARET : Ottoman Turkish

Esirlik. Kölelik. Kullara kendini teslim etmiş olmak. Başka milletten olanlara boyun eğmek

ESARET-İ HAYVANÎ : Ottoman Turkish

Hayvanlara yakışır bir esirlik. Zulüm, işkence ve haksızlık içinde hayat geçirmek

ESARİR : Ottoman Turkish

Gizli sırlar. * Yüz ve avuçtaki çizgiler

ESAS : Ottoman Turkish

Ev eşyası. Eve âit lüzumlu şeyler. * Mal. Rızık

ESAS : Ottoman Turkish

temel, kök

ESASAT : Ottoman Turkish

(Esas. C.) Esaslar. Temeller, kökler

ESASE : Ottoman Turkish

f. Gözucu ile bakma

ESASEN : Ottoman Turkish

Kendiliğinden, aslından, temelinden

ESASİYYE : Ottoman Turkish

Asılla temelle alâkalı. Esasa ait ve müteallik

ESASÂT : Ottoman Turkish

temeller, esaslar

ESATİR : Ottoman Turkish

İlk zamanlara ait uydurma hikâyeler. Masallar. Mitoloji. * Saflar. Sıralar

ESATİR-ÜL EVVELÎN : Ottoman Turkish

İlk zamanlara ait efsâneler

ESATT : Ottoman Turkish

(C.: Sitât) Köse

ESATÎN : Ottoman Turkish

Sütunlar. Üstüvaneler. Direkler. * Mc: İleri gelen kimseler

ESATÎZ : Ottoman Turkish

(Esâtîze)
(Üstaz. C.) Usta başıları. Bir işin tedbirinde, öğretilmesinde önderlik edenler

ESAVİD : Ottoman Turkish

(Sevâd. C.) Sevadlar, karanlıklar, siyahlıklar

ESB : Ottoman Turkish

At, beygir, feres

ESB-İ SABÂ-REFTER : Ottoman Turkish

f. Rüzgâr gibi giden at

ESB-İ TÂZİ : Ottoman Turkish

Arap atı

ESBAB : Ottoman Turkish

"(Sebeb. C.) Sebebler. Bir şeye vâsıta olanlar. Sebeb olanlar. (Evet, izzet ve azamet ister ki; esbab, perdedar-ı dest-i kudret ola aklın nazarında. Tevhid ve Celâl ister ki; esbab, ellerini çeksinler te'sir-i hakikiden. M. N.)(Cenab-ı Hak, müsebbebatı esbaba bağlamakla, intizamı, temin eden bir nizamı kâinatta vaz'etmiş. Ve her şeyi, o nizama müraat etmeğe ve o nizamla kalmaya tevcih etmiştir. Ve bilhasa insanı da, o daire-i esbaba mürâat ve merbutiyet etmeğe mükellef kılmıştır. Her ne kadar dünyada, daire-i esbab, daire-i itikada galip ise de; Ahirette hakaik-i itikadiye tamamen tecelli etmekle, daire-i esbaba galebe edecektir. Buna binaen, bu dairelerin herbirisi için ayrı ayrı makamlar, ayrı ayrı hükümler vardır. Ve her makamın iktiza ettiği hükme göre hareket lâzımdır. Aksi takdirde daire-i esbabda iken; tabiatiyle, vehmiyle, hayaliyle daire-i itikada bakan; Mu'tezile olur ki, te'siri esbaba verir. Ve keza, daire-i itikadda iken, ruhuyle, imaniyle daire-i esbaba bakan da, esbaba kıymet vermeyerek Cebriye mezhebi gibi tenbelcesine bir tevekkül ile nizâm-ı âleme muhalefet eder. İ.İ.)"