Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
FAZÎLETMEAB : Ottoman Turkish

üstün nitelikleri olan

FAZÎLETPERVER : Ottoman Turkish

üstün nitelikleri seven

FAZÎZ : Ottoman Turkish

Meni denilen sıvı

FAZIL : Ottoman Turkish

(Fâdıl) Fazilet sâhibi. Üstün kimse

FAZILE : Ottoman Turkish

(C: Fevâzıl) İnsandan başkalarına da geçebilen huy, haslet

FAĞFUR : Ottoman Turkish

Yarı şeffaf Çin porseleni. Çok kıymetli porselenden yapılan yemek kabı. Çin yapısı. * Eskiden Çin İmparatoruna verilen isim

FAŞ : Ottoman Turkish

Meydana çıkmış. Yayılmış. * Anlaşılmış olan

FAŞİST : Ottoman Turkish

Fr. Faşizm taraftarı

FAŞİST : Ottoman Turkish

ırka dayalı baskı rejimine taraftar olan kimse

FAŞİYE : Ottoman Turkish

(C: Fevâşi) Koyun, deve ve benzeri hayvanat gibi doğurup çoğalan mal cinsi

FAŞİZM : Ottoman Turkish

Fr. Irkçılığa dayanan diktatörlük rejimi

FE (FA) : Ottoman Turkish

"(Buna ta'kib edâtı denir) ""Sonra, hemen"" mânalarını ifâde için fiillerin başına getirilen edât harfi. (Bak: Harf-i atıf) Bazan mecaz olarak vav yerinde de kullanılır."

FE'D : Ottoman Turkish

Kebap yapmak. * Kül içinde ekmek pişirmek

FE'FE' : Ottoman Turkish

"Bir söz söylerken, dile ""fe"" harfi gelip, her kelimenin başına ""fe"" getirerek söylemek."

FE'FEE : Ottoman Turkish

"Dilini ""fe"" lâfzına döndürmek."

FE'S : Ottoman Turkish

İki yüzlü balta. * Balta ile vurmak

FE'V (FE'Y) : Ottoman Turkish

Yarmak. * Koparmak. * İki dağ aralığı

FE-BİHÂ : Ottoman Turkish

Daha iyi, bu halde, pek a'lâ, ne a'lâ

FE-EMMA : Ottoman Turkish

Buna gelince, kaldı ki. Ammâ... (mânasına asıl söze başlama edâtıdır.)

FE-İLLA : Ottoman Turkish

Eğer olmazsa. Olmadığı takdirde (gibi mânalara gelir.)

FE-KEYFE : Ottoman Turkish

"""Nasıl?"" anlamına kullanılan eski bir tabir."

FE-SÜBHANALLAH : Ottoman Turkish

"Allah (C.C.) ne güzel yaratmış; Allah Sübhândır, bütün noksanlıklardan münezzehtir; Her şey kendine tesbih eder (anlamında olup hayret ve taaccübü ifâde için söylenir.) (Bak: Sübhân)"

FEAME (FEUME) : Ottoman Turkish

Dolu olmak

FEBİHA : Ottoman Turkish

ne âlâ

FEC' : Ottoman Turkish

Bir kimsenin, musibetten dolayı elemli olması. * İncinmek. * Tasalı olmak, kederli ve hüzünlü oluş