Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
FECÂAT : Ottoman Turkish

acıklı durum

FECÎ : Ottoman Turkish

çok acıklı

FECÎ' : Ottoman Turkish

Çok acı veren, acıklı

FECÎA : Ottoman Turkish

(C.: Fecâyi') Belâ, felâket, âfet, musibet, fâcia

FED'A : Ottoman Turkish

El ve ayağı eğri olan kadın. (Müz: Efdâ)

FEDA' : Ottoman Turkish

El ve ayağın eğilmesi

FEDAKİL : Ottoman Turkish

Emirlerin büyükleri

FEDAKÂR : Ottoman Turkish

f. Her türlü zahmetlere göğüs gererek dâvası uğruna sebat eden

FEDAKÂRANE : Ottoman Turkish

f. Canını ve herşeyini feda eder derecesinde. Her türlü eziyet ve zahmetlere göğüs gererek, dâvası uğruna sebat edene yakışacak surette

FEDAME (FEDUME) : Ottoman Turkish

Yorgunluk. * Tembellik

FEDAVİYYE : Ottoman Turkish

Fedailer. Fedai takımı, serdengeçtiler

FEDAÎ : Ottoman Turkish

Dâvası ve gayesi uğruna herşeyini çekinmeden feda edebilen

FEDDAD : Ottoman Turkish

şiddetli ses. Ekinci. * Çoban

FEDDAN : Ottoman Turkish

(C: Fedâdin) Bir çift öküz. * Bir günde bir çift öküzle sürülebilen arazi. * Daha çok mısırda yer ölçülerinde kullanılan bir kelime

FEDEK : Ottoman Turkish

Irak diyarında bir beldenin adı

FEDERAL : Ottoman Turkish

Fr. Bir devletler federasyonu ile alâkalı, yahut ona ait

FEDERASYON : Ottoman Turkish

Fr. Bir kaç devletin bir devlet meydana getirecek şekilde birleşmesi. * Aynı çeşitten bir çok kurulların meydana getirdiği birlik

FEDEVKES : Ottoman Turkish

Arslan, esed

FEDFED : Ottoman Turkish

(C: Fedâfid) Düz yer. * Büyük sahrâ. * Yaban. * Yüksek mekân. * Sığır buzağısı

FEDG : Ottoman Turkish

Baş yarmak

FEDGAM : Ottoman Turkish

(C: Fedâgım) Güzel, gökçek kişi

FEDH : Ottoman Turkish

Bir kimseyi borca sokmak. * Ağır işe giriftar etmek

FEDİR : Ottoman Turkish

Akılsız, ahmak kimse. * Zayıf ve âciz kimse

FEDK : Ottoman Turkish

Atmak. * Tezyin etmek, süslemek

FEDM : Ottoman Turkish

Ahmak, bön, kalın kafalı, budala. * Yaşamak. * Yaşlanmak, ihtiyarlamak. * Yorulmuş, sakil kimse