Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
FELYUN : Ottoman Turkish

Ermeni kili

FELÂ : Ottoman Turkish

Öyleyse. O zaman. O halde... (gibi mânalara gelir.)

FELÂ CEREM : Ottoman Turkish

Şüphesiz. Muhakkak. * Düşündürücü değil

FELÂH : Ottoman Turkish

Selâmet. Saadet. Kurtuluş. Hayır ve ni'metlerde refah, rahatta dâim olmak. Fevz ve zafer. Necat ve beka. * Sahur yemeği. * Şakketmek

FELÂH : Ottoman Turkish

tam kurtuluş

FELÂH-I VATAN : Ottoman Turkish

Vatanın kurtuluşu. Vatanın selâmeti. * Tar: 10 Şubat 1920'de İstanbul Mebuslar Meclisi'nde teşekkül etmiş olan bir grup

FELÂHAT : Ottoman Turkish

tarımcılık

FELÂKET : Ottoman Turkish

üyük zararlar veren olay

FELÂKETZEDE : Ottoman Turkish

felâkete uğramış

FELÂSİFE : Ottoman Turkish

felsefeciler, felsefeler

FELÇ : Ottoman Turkish

inme

FELÎCE : Ottoman Turkish

Kaftan ve bez parçası

FELÎL : Ottoman Turkish

Bir yere toplanmış kıl. * Devenin azısı

FELÎMUN : Ottoman Turkish

şebrem denilen ot

FELÜVV(E) : Ottoman Turkish

(C: Eflâ-Felâvâ) Atın yavrusu. Tay

FEM : Ottoman Turkish

"Ağız. Dihen. (Kelimenin aslı: ""Feveh"" veya ""Fâh"" dır.)"

FEM : Ottoman Turkish

ağız

FEM-İ NEHR : Ottoman Turkish

Nehir ağzı

FEMÎ : Ottoman Turkish

Ağızla alâkalı. Ağıza âit

FEN : Ottoman Turkish

(Bak: Fenn)

FEN : Ottoman Turkish

maddî ilim, bilim, hüner

FEN' : Ottoman Turkish

Malın çok olması. * Misk kokusunun etrafa yayılması. * Bir kimsenin iyiliğini ve ihsanını söyleyip methetmek

FENA : Ottoman Turkish

(Beka'nın zıddı) Yokluk. Yok olma. * Geçici dünya. * Geçip gitme. * Tas: Kendi varlığından geçmek. * Kötü. * Devamlı olmayan. * Çok kocamış olmak

FENAFİLİHVAN : Ottoman Turkish

"(Fenâ fi-l-ihvân) Tefâni. Yani; kardeşlerin birbirinde fâni olması; kendi hissiyat-ı nefsaniyesini unutup, kardeşlerinin meziyyât ve hissiyâtı ile fikren yaşaması. Samimi ihlâs üzerine müesses en yakın dostluk, en fedakâr ve en civanmert kardeşlik."

FENAFİLLAH : Ottoman Turkish

(Fenâ fillâh) Tas: Abdin zât ve sıfâtının, Hakk'ın zât ve sıfâtında fâni olması. Başka bir ifade ile: Dünya alâkalarını külliyen kat' ve ehadiyet dergâhına tam bir teveccühle istiğrak haletidir. Sofi, bu maksada erebilmek için her şeyi terk eder