Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
FERD : Ottoman Turkish

"Tek, bir, yekta. Eşi, benzeri olmayan. Bîhemta olan.(Kâinatın âlemleri, envâları ve unsurları öyle birbiri içine girift olarak girmiştir ki, kâinatın hey'et-i mecmuasına mâlik olmayan bir sebeb hiçbir nev'ine, hiçbir unsuruna hakiki tasarruf edemez. Adeta İsm-i Ferd'in cilve-i vahdeti, bütün kâinatı bir vahdet içine almış; herşey o vahdeti ilân ediyor. Meselâ: Bu kâinatın lâmbası olan Güneşin bir olması, umum kâinat, birinin olmasına işaret ettiği gibi; zihayatların çevik ve çalak hizmetçileri olan hava unsuru bir olması.. ve aşçıları olan ateş bir olması.. ve zemin bahçesini sulayan bulut süngeri bir olması.. ve umum zihayatın imdadına yetişen yağmur bir olması ve her yere yetişmesi.. ve ekser hayvanat ve nebatat taifelerinin herbiri umum zemin yüzünde serbest yayılmaları, vahdet-i nev'iyeleri ve meskenleri bir bulunması; gayet kat'i bir surette işaretler, şehadetlerdir ki; meskenleri ile beraber umum o mevcudat, bir tek Zatın malı olduğuna delâlet ederler. İşte buna kıyasen, bütün kâinatın böyle birbirine girift olan envâları mecmu kâinatı öyle bir küll hükmüne getirmiştir ki, icad cihetiyle tecezzi kabul etmez. Umum kâinata hükmü geçmiyen bir sebeb, Rububiyet cihetiyle ve icad keyfiyetiyle hiçbir şeye hükmedemez ve bir tek zerreye Rububiyetini dinlettiremez. L.)"

FERD : Ottoman Turkish

fert, birey, tek, benzersiz

FERD-A-FERD : Ottoman Turkish

f. Tek tek, ferd ferd

FERD-İ FERÎD : Ottoman Turkish

Benzeri daha hiç gelmemiş. * Hz. Muhammed (A.S.M.) * Asrın en yüksek ve en değerli Zâtı. Asırda bir gelen büyük veli

FERD-İ ÂFERÎDE : Ottoman Turkish

Hiç kimse

FERD-ÜL FERD : Ottoman Turkish

İkiye bölünemiyen sayı

FERDA : Ottoman Turkish

f. Yarın. Bugünden sonraki gün. * Arabçada: Bir olarak. Tek olarak

FERDANİYET : Ottoman Turkish

Yalnızlık, teklik. Ferdlik. Yektâlık

FERDANİYET : Ottoman Turkish

teklik, birlik, benzersizlik

FERDEN-FERDA : Ottoman Turkish

Tek tek, fert fert

FERDİFERÎD : Ottoman Turkish

enzeri görülmemiş, eşsiz

FERDİYET : Ottoman Turkish

Cenâb-ı Hakk'ın birliği. Vahdetle bütün kâinata birden tasarruf eden Allah'ın (C.C.) sıfatı. (Bak: Tevhid.)Ferdiyet mânası insanlara isnad edilirse: Sadece bir olup, benzeri dünyada bulunmayan kimsenin sıfatı olur. Sadece Kur'andan ders alarak irşadda bulunabilen büyük velilik. Hiçbir şahsı merci yapmadan doğrudan doğruya Kur'andan ders alan ve ders veren büyük zâtın makamıdır

FERDİYET : Ottoman Turkish

irlik, teklik, eşsiz ve benzersiz oluş

FERDÂ : Ottoman Turkish

yarın

FERDÂ-YI KIYÂMET : Ottoman Turkish

Kıyâmetten sonra

FERDÎ : Ottoman Turkish

(Ferdiye) Tek şey, bir tek. * Fertle ilgisi olan

FERDÎ : Ottoman Turkish

şahsî

FEREC : Ottoman Turkish

Sıkıntıdan kurtulmak, zafer, inşirah, kederden kurtulmak. Genişlik, ferahlık, fütuhat. * Girecek yerler

FEREC : Ottoman Turkish

ferahlık, genişlik, rahatlık

FEREK : Ottoman Turkish

Kulağın sarkık ve sülpük olması

FERENGÎS : Ottoman Turkish

f. Zühre yıldızı, Venüs gezegeni, çoban yıldızı

FERES : Ottoman Turkish

At, kısrak

FERFAH : Ottoman Turkish

Semizotu

FERFAR : Ottoman Turkish

Geveze, farfara, çalçene

FERFERE : Ottoman Turkish

Farfara, akılsızlık, hafif meşreplik. * Patırtıcı, gürültücü, ağzı kalabalık