Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
FEVÂİD : Ottoman Turkish

(Fayda. C.) Faydalar. Faydalı şeyler

FEVÂİD : Ottoman Turkish

faydalar

FEVÂİD-İ ME'MULE : Ottoman Turkish

Umulan faydalar

FEVÂSIL : Ottoman Turkish

fasıllar, bölümler

FEVÂTİH : Ottoman Turkish

aşlangıçlar

FEY' : Ottoman Turkish

Ganimet. Harbde elde edilen mal. * Rücu'. * Haraç. * Zeval vaktinden sonraki gölge. (Bak: Fey-i zeval)

FEY' (FEY'A) : Ottoman Turkish

Her nesnenin evveli

FEY-İ ZEVAL : Ottoman Turkish

Güneşin garba doğru dönmesinin başlaması, Güneş tam ortada gibiyken yerde dikili olan şeylerin gölgeleri batıdan doğuya dönüp kısalmakta son bulduğu zamandır. Bundan sonra öğle namazı vakti başlar

FEYA : Ottoman Turkish

Yahu... gibi mânaya gelir, hayret ifade eder

FEYAACABA : Ottoman Turkish

hayret doğrusu!

FEYAC : Ottoman Turkish

Söz, kelam

FEYAFÎ : Ottoman Turkish

(Feyfâ. C.) Çöller, sahralar

FEYALİLACEB : Ottoman Turkish

(Fe-yâ lil'aceb) Hayret ve taaccüb ifâdesi için söylenir

FEYALİLACEB : Ottoman Turkish

hayret ifadesi

FEYAYİH : Ottoman Turkish

(Feyhâ. C.) Genişlikler, enginlikler, boşluklar

FEYC : Ottoman Turkish

(C: Füyuc-Feycân) Haber getiren peyk

FEYCEN : Ottoman Turkish

Sedef dedikleri ot

FEYD : Ottoman Turkish

Sallanmak

FEYDUM : Ottoman Turkish

Bir nevi mâcun

FEYEZAN : Ottoman Turkish

f. Suyun çok olup taşması, çoşması. * Bolluk, fazlalık, feyiz

FEYEZÂN : Ottoman Turkish

su taşkını

FEYFA' : Ottoman Turkish

(C.: Feyâfi) Büyük çöl, sahra

FEYFA-NEVERD : Ottoman Turkish

f. Çöl yolcusu. Çöllerde yol alıp ilerliyen

FEYH : Ottoman Turkish

Sıcağın şiddetlenmesi. * Koku yayılmak. * Kazan kaynamak. * Yara kanamak