Multilingual Turkish Dictionary Ottoman Turkish

FEYYAZ : Ottoman Turkish

Çok feyz veren. Çok bereket ve bolluk veren. (Bak: Feyz)

FEYYAZ-I MUTLAK : Ottoman Turkish

Mutlak ve sonsuz feyiz ve bolluk sahibi. Allah.(Kader herşeye bir miktar ve o miktara göre bir kalıp vermiştir. Feyyaz-ı Mutlak'tan aldığı feyze olan kabiliyeti, o kalıba göredir. M.N.)

FEYYAZ-I MÜTEÂL : Ottoman Turkish

Çok feyz ve bereket veren. Müteâl olan Allah (C.C.)

FEYYİH : Ottoman Turkish

Şiddetli adam

FEYYİL : Ottoman Turkish

Zayıf hüküm

FEYYÂZ : Ottoman Turkish

çok feyiz veren

FEYZ : Ottoman Turkish

Ölmek

FEYZ : Ottoman Turkish

olluk, bereket, mânevî gıda

FEYZ Ü RİF'AT : Ottoman Turkish

İlerleme, bolluk ve yükseklik

FEYZ-AVER : Ottoman Turkish

f. Feyz getiren. Feyiz veren. * Bolluk veren

FEYZ-BAHŞ : Ottoman Turkish

f. Feyiz ve bereket veren, feyiz bağışlayan

FEYZ-DAR : Ottoman Turkish

f. Feyizli, bol, bereketli, gür

FEYZ-EFZA : Ottoman Turkish

f. Feyiz artıran, bollaştıran

FEYZ-İ SAFÂ : Ottoman Turkish

Neşenin feyzi, safânın bolluğu

FEYZ-NAK : Ottoman Turkish

f. Feyizli, bereketli, bol

FEYZ-RESAN : Ottoman Turkish

f. Bolluk ve bereket getiren, feyiz bahşeden

FEYZ-YAB : Ottoman Turkish

f. Bollaşan, feyiz bulan. Feyze nâil olan

FEYZA FEYZ : Ottoman Turkish

Feyiz ile dolu, bol

FEYZÎ : Ottoman Turkish

Bolluk ve berekete ait ve müteallik. Feyze mensub

FEYŞE (FEYŞELE) : Ottoman Turkish

(C: Feyâşil-Fiyeş-Fiyâş) Zeker başı

FEZA : Ottoman Turkish

Yıldızlar arasındaki geniş boşluk. Gökyüzü. * Yer geniş olmak. * Açık sahra. * Saha. * Yerde akan su

FEZA : Ottoman Turkish

artıran, çoğaltan

FEZA' : Ottoman Turkish

Korku. Havf. * Sığınma, dehalet. * Uykuda şiddetli korku ile uyanmak

FEZA-NEVERD : Ottoman Turkish

f. Fezâda dolaşan, boşlukta giden

FEZAA : Ottoman Turkish

Yolda ve tarlada yapılan ve höyük denilen suret