Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
FİRSAD : Ottoman Turkish

Kırmızı dut. * Böğürtlen

FİRSEK : Ottoman Turkish

(C: Ferâsik) Çekirdeğinden ayrılmayan şeftali

FİRUDEST : Ottoman Turkish

f. Birkaç hânendenin hep bir ağızdan usûlüne uygun olarak söyledikleri nağme

FİRUZ : Ottoman Turkish

Said, hurrem, saadetli, uğurlu, muzaffer, mansur

FİRUZ ABADÎ : Ottoman Turkish

(Mecdüddin Muhammed) (Hi:
817) İran'ın Şiraz Eyâletinde Firuzâbad isimli beldenin Kâzrun kasabasında doğmuştur. Büyük âlimlerdendir. Yedi yaşında Kur'anı hıfzetmişlerdi. Çok seyahat etmiştir. Bursa'ya geldiğinde Yıldırım Bayezid Han tarafından kendisine fevkalâde ikrâm olundu. En meşhur eseri olan altmış ciltten müteşekkil El-Lâmi lügat kitabından hülâsa ettiği Kamus'tur. Yemen'de kadı iken vefat etmiştir. (R. Aleyh)

FİRUZ-BAHT : Ottoman Turkish

f. Şanslı, uğurlu

FİRUZ-MENDÎ : Ottoman Turkish

f. Galebe, zafer

FİRUZE : Ottoman Turkish

Nişabur'da çıkan açık mavi renkli ve kıymetli bir taş

FİRUZE-FAM : Ottoman Turkish

Açık mavi renkli, gök renkli

FİRUZE-RİVAK : Ottoman Turkish

Gökyüzü, sema

FİRUZENDE : Ottoman Turkish

f. Meşhur bir cins lâle

FİRYE : Ottoman Turkish

Yalan, kizb

FİRZAH : Ottoman Turkish

Göğsü geniş, etli kimse

FİRZAN : Ottoman Turkish

(C: Ferâzine) Arif. * Fen sahibi kimse

FİRZE : Ottoman Turkish

Parça

FİRZEL : Ottoman Turkish

Demircilerin demir kestikleri alet. Kayıt

FİRÂK : Ottoman Turkish

ayrılık

FİRÂR : Ottoman Turkish

kaçma

FİRÂRÎ : Ottoman Turkish

kaçak

FİRÂSET : Ottoman Turkish

hızlı kavrayış

FİRÂVN : Ottoman Turkish

Firavun

FİRÂVUN : Ottoman Turkish

ilâhlık davası güden ünlü bir ulu önder

FİRÂVUNCUK : Ottoman Turkish

küçük bir Firavun

FİRÂVUNİYET : Ottoman Turkish

Firavunluk

FİRÂVUNMEŞREB : Ottoman Turkish

Firavunun yolunda olan