Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
FIŞKI : Ottoman Turkish

pislik, hayvan gübresi

GABANE : Ottoman Turkish

Kişinin fikir ve tedbirinin zayıf ve eksik olması

GABARİ : Ottoman Turkish

Fr. Kara nakil vasıtalarındaki yükün yükseklik ölçüsü

GABAVET : Ottoman Turkish

Ahmaklık, anlayışsızlık, bönlük, kalın kafalılık. (Fıtnetin zıddı)

GABAVET-İ MÜCESSEME : Ottoman Turkish

Büyük ahmaklık

GABB : Ottoman Turkish

Sıtmanın gün aşırı tutması

GABE : Ottoman Turkish

Sık ormanlar, balta girmemiş koru ormanı

GABEN : Ottoman Turkish

Rey ve tedbirin zayıf ve eksik olması

GABER : Ottoman Turkish

Büyük meşakkat

GABERE : Ottoman Turkish

Ağaçlık yer. * Bir şey üzerine çökmüş toz

GABES : Ottoman Turkish

Karanlık gece. * Biraz bulanık renkte olan beyazlık

GABEŞ : Ottoman Turkish

(C.: Agbâş) Gecenin sonu

GABGAB : Ottoman Turkish

(C.: Gebâgıb) Çifte gerdan çene altı. Şakak

GABİN : Ottoman Turkish

Aldatıcı, hilekâr, alışverişte hile eden

GABİR : Ottoman Turkish

İstikbal. * Gr: Gelecek zaman. * Kalan

GABİYY : Ottoman Turkish

Zekâsı az olan. Geri zekâlı

GABN : Ottoman Turkish

Alışverişte hile ile çok kazanmak. Haram olan alışveriş

GABN : Ottoman Turkish

hileli alışveriş

GABN-I FÂHİŞ : Ottoman Turkish

Bir alışverişde veyahut ticari anlaşmada taraflardan birisinin nisbetsiz şekilde fazla aldanması

GABR : Ottoman Turkish

Bâki olmak, ebedi olmak. * Memede kalan süt bakiyyesi

GABRA : Ottoman Turkish

Yeryüzü, toprak, arz. * Nebat envâından bir nev'i. * Kuraklık, kıtlık. * Çok tuzlu. * Toprak rengi

GABS : Ottoman Turkish

Karıştırmak

GABT : Ottoman Turkish

"""Koyun semiz mi"" diye el ile yoklamak."

GABTA : Ottoman Turkish

(Bak: Gıbta)

GABYE : Ottoman Turkish

Büyük taneli olan şiddetli yağan yağmur