Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
GAFLET : Ottoman Turkish

olup biteni sezmeme, kul olduğunu unutma hâli

GAFLETEN : Ottoman Turkish

Dalgınlıkla, gaflet eseri olarak

GAFLETKÂRÂNE : Ottoman Turkish

gaflet edercesine

GAFR : Ottoman Turkish

Örtmek, setr etmek. * Menazil-i kamerden üç küçük yıldız

GAFUL (GAFLE) : Ottoman Turkish

Aldanmak. * Terk etmek. * Belirsiz ve idraksiz olmak

GAFUR : Ottoman Turkish

(Gaffar ile aynı mânadadır.) Çok mağfiret ve merhamet eden, suçları en çok afveden. Cenab-ı Hak (C.C.)

GAFUR-UR RAHİM : Ottoman Turkish

Kusurları örten, adâletle en ziyade merhamet eden Cenab-ı Hak (C.C.). Mü'minlerin kusurlarını affederek muhafaza eden

GAFVE : Ottoman Turkish

Azıcık uyumak

GAFÎ : Ottoman Turkish

Her şeyin kemi, yaramazı, kötüsü

GAFÎR : Ottoman Turkish

Çok fazla, sayısız, kalabalık. * Örten, etrafını çeviren. * Umumi. * Boyun, boğaz ve kafada olan tüyler

GAFÎR : Ottoman Turkish

kalabalık

GAFÛR : Ottoman Turkish

günahları daima ve pek çok affeden, Allah

GAHEB : Ottoman Turkish

Gaflet

GAHVARE : Ottoman Turkish

f. Beşik

GAİB : Ottoman Turkish

Göz önünde bulunmayan, hazırda olmayan. Kaybolmuş olan. Görünmeyen âlem. * Gr: Üçüncü şahıs, hazırda olmayan kimse

GAİB : Ottoman Turkish

görünmeyen

GAİBÂNE : Ottoman Turkish

f. Hazırda görünmeksizin, yüzyüze olmadan. Gizliden

GAİBÂNE : Ottoman Turkish

görünmeksizin

GAİLE : Ottoman Turkish

Dert, sıkıntı, baş belâsı. Tasa, zor iş. * Düşünce

GAİLE : Ottoman Turkish

üzüntü veren belalı iş

GAİLE-İ ZÂİLE : Ottoman Turkish

Sona eren sıkıntı, ardı kesilen elem

GAİR : Ottoman Turkish

Gayret. * İnsan topluluğu

GAİT : Ottoman Turkish

Necaset, neces, insan pisliği. * Çukur yer. Düz ve geniş yer

GAİT : Ottoman Turkish

pislik

GAİYYE : Ottoman Turkish

Bir şeyin sebeb ve neticesini ileri süren felsefe mesleği. * Maksad ve gayeye âit. Son ile alâkalı. Gaye, maksad ve neticeye mensup ve müteallik. (Fr.: Finalizm)