Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
GALEBE : Ottoman Turkish

Üstün gelmek. Yenmek. Bozmak. Çokluk. * Bastırmak. * Yeğin olmak

GALEBE : Ottoman Turkish

yenme, üstün gelme

GALEBE ÇALMAK : Ottoman Turkish

Galib olmak, üstün gelmek

GALEL : Ottoman Turkish

(C.: Eğlâl) Koruluktan akan su. * Susuzluk

GALERİ : Ottoman Turkish

Fr. San'at eserinin sergilendiği salon veya koridor. * Tiyatroda seyircilere ait balkon. * Üstü örtülü uzun yer. * Yer altında açılmış uzun, dar yol

GALERİ : Ottoman Turkish

sanat eserlerinin sergi yeri

GALES : Ottoman Turkish

Gecenin sonunda olan karanlık

GALET : Ottoman Turkish

Hesapta yanılmak

GALEYAN : Ottoman Turkish

Kaynayış. Çoşup taşmak. Yerinde duramamak. * Tuğyan ve azgınlık

GALEYAN : Ottoman Turkish

kaynama, coşma

GALEYAN-I EFKÂR : Ottoman Turkish

Fikirlerin galeyanı. Fikirlerin coşması

GALEYAN-I MÂ' : Ottoman Turkish

Suyun kaynaması

GALFAK : Ottoman Turkish

Geniş, vâsi. * Yumuşak. * Su içinde yetişen yassı yapraklı bir ot. * Kurbağa yosunu

GALGALE : Ottoman Turkish

Sür'atle gitmek. * Gecenin gitmesi. * Haber vermek

GALİB : Ottoman Turkish

Üstün. Yenen. Mağlub eden. Ekser

GALİB-İ MUTLAK : Ottoman Turkish

Tam olarak galip. Kayıtsız şartsız hâkimiyet sahibi

GALİBA : Ottoman Turkish

Tahminen. Çok zaman. Her halde. Galiben, ekseriyetle

GALİBANE : Ottoman Turkish

f. Muzaffer ve galib olana yakışacak şekil ve surette

GALİBEN : Ottoman Turkish

Ekseriya. Çok zaman. Üstün olarak. Tahmin olduğu üzere

GALİBEN : Ottoman Turkish

çok zaman, üstün olarak

GALİBİYET : Ottoman Turkish

üstünlük, yenme

GALİBİYYET : Ottoman Turkish

Üstünlük. Yenmek. Mağlub etmek

GALİBÂ : Ottoman Turkish

sanılır ki

GALİBÂNE : Ottoman Turkish

galip şekilde

GALİF : Ottoman Turkish

Gön ve deri dibâgat etmekte kullanılan bir ot