Ottoman Turkish
GARB : Ottoman Turkish
(C: Gurub) Güneşin battığı taraf. Batı. * Sığır derisinden yapılan büyük kova. * Sakaların su koydukları büyük tulum. * Atıldıktan sonra bulunmayan ok. * Yürügen at. * Nasır acısı (gözde olur). * Göz yaşı. * Göz yaşının geldiği damar. * Kenar
GARB : Ottoman Turkish
atı
GARB-I CENUBÎ : Ottoman Turkish
Güney batı
GARB-I ŞİMALÎ : Ottoman Turkish
Kuzey batı
GARBEN : Ottoman Turkish
Batıdan, garb cihetinden, batı tarafından
GARBİYYUN : Ottoman Turkish
Garplılar, Avrupalılar. Batı memleketleri ahalisi
GARBÎ (GARBİYYE) : Ottoman Turkish
Batı ile alâkadar, Avrupa'ya mensub. * Aşağı Mısır'ın batı kısımları
GARDE : Ottoman Turkish
(C: Megârid) Mantar
GARDİYAN : Ottoman Turkish
Fr. Kolcu, nöbetçi, muhafız
GARDİYAN : Ottoman Turkish
hapistekileri bekleyen görevli
GARE : Ottoman Turkish
(C: Gârât) Bükmek
GAREB : Ottoman Turkish
Gümüş kadeh. * Kavak ağacı. * Havuzla kuyu arasına dökülen su. * Bir nevi koyun hastalığı
GARED : Ottoman Turkish
Güzel ses
GARENG : Ottoman Turkish
f. Çığlık, feryat
GARER : Ottoman Turkish
Sonu mâlum olmayan, neticesi bilinmeyen
GARES : Ottoman Turkish
Açlık
GARET : Ottoman Turkish
(A, uzun okunur) Yağmacılık. Düşmanın malını yağma etmek. * Göbek
GARET : Ottoman Turkish
yağma, talan, çapul
GARET-GER : Ottoman Turkish
Yağmacı. Çapulcu
GARETGER : Ottoman Turkish
(A, uzun okunur) f. Yağmacı. Çapulcu
GARETGERÂN : Ottoman Turkish
f. Yağmacılar, çapulcular
GARETGÎR : Ottoman Turkish
yağmacı
GARETKÂR : Ottoman Turkish
çapulcu
GAREYN : Ottoman Turkish
(A, uzun okunur) Alt ve üst çene, yâni ağız. * İki gar
GAREYN : Ottoman Turkish
alt ve üst çene, yani ağız
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani