Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
GARÎN : Ottoman Turkish

Havuz dibinde olan balçıklı su. * Her nesnenin kap dibinde kalan çöküğü, tortusu

GARÎR : Ottoman Turkish

Kefil. * Güzel ahlâk. * Durumdan veya işten anlamıyan

GARÎSE : Ottoman Turkish

Yeni dikilmiş fidan

GARÎZE : Ottoman Turkish

Asıl. Yaratılıştan olan. Sevk-i İlâhi. Huy

GARÎZE : Ottoman Turkish

yaradılıştan olan

GARÎZİYE : Ottoman Turkish

Tıb: Yaratılışa âit. Yaşamaya âit. Doğuştan. Normal

GASA : Ottoman Turkish

Uzunluk

GASAGIS : Ottoman Turkish

Arslan, esed

GASAK : Ottoman Turkish

(Gusuk-Gasekan) İlk koyu karanlık. * Küfrün karanlığı. * Gözün dumanlanıp, seçemez olması. * Göz kararması. * Herhangi bir şeyin akması, dökülmesi. * Çok soğuk ve fena kokan içki veya su. * Kuvve-i şeheviyye. * Seyelân

GASAK-UL LEYL : Ottoman Turkish

Gecenin ilk karanlığı

GASAS : Ottoman Turkish

Dolu olma. * Yediği ve içtiği şeyin boğazda durması

GASASE : Ottoman Turkish

(Gasis-Gususe) Davarın zayıf olması. * Sözün boş ve faydasız olması. * Yaradan irinin akması

GASB : Ottoman Turkish

Başkasına âit bir şeyi zorla, rızası olmadan almak. Zorla almak. * Zorla alınan şey

GASB : Ottoman Turkish

hakkı olmayanı zorla alma

GASB-I EMVAL : Ottoman Turkish

Malların gasbedilmesi, zorla alınması

GASB-I NUKUD : Ottoman Turkish

Paraların cebren alınması

GASBEN : Ottoman Turkish

(Gasb. dan) Cebren alarak, zorla gasbederek

GASBEN ANH : Ottoman Turkish

Ona rağmen

GASBEN ANK : Ottoman Turkish

Sana rağmen

GASEM : Ottoman Turkish

Gecenin sonunda olan karanlık

GASER : Ottoman Turkish

Rüzgârın çukur yere getirip yığdığı

GASEYAN : Ottoman Turkish

Mide bulantısı. Kusmak

GASGASE : Ottoman Turkish

Silahsız savaşmak

GASL : Ottoman Turkish

Yıkama. Gusül. Şartlarına uygun şeklide boy abdesti almak. (Bak: Gusül) * Birisini döğüp vücudunu acıtmak

GASL : Ottoman Turkish

yıkama, gusül