Ottoman Turkish
GAZÎZ : Ottoman Turkish
Gılâfından yeni çıkan çiçek. * Taze
GAZIF : Ottoman Turkish
Yumuşak, geniş
GAZIR : Ottoman Turkish
İyi dibâgat olunmamış deri
GAZIYE : Ottoman Turkish
Çok karanlık olan yer. * Büyük nurlu şey
GAŞAM : Ottoman Turkish
(C: Guşâm) Mübâlağa ile zulmeden
GAŞAN : Ottoman Turkish
(Gaşayân) Gönül dönmek. * Akıl gidip, bihoş olmak
GAŞEMŞEM : Ottoman Turkish
Şecaatinden kimseye baş eğmeyen. * Başını döndürüp yabana iltifat etmeyen. * Zulmedici. * Methi istediği gibi yapamamak
GAŞEYAN : Ottoman Turkish
Kendinden geçmek. Kendini kaybetmek. Bayılmak. Gaşyolmak
GAŞİYE : Ottoman Turkish
Perde. Örtü. * Kıyamet. * Dilenci ve cerrar. * Ziyârete gelen dostlar gurubu
GAŞİYE : Ottoman Turkish
perde, kıyamet, bir sûre
GAŞİYE SURESİ : Ottoman Turkish
Kur'an-ı Kerim'de
suredir. Mekkîdir
GAŞİYE-DÂR : Ottoman Turkish
f. At uşağı, seyis
GAŞM : Ottoman Turkish
Zulüm etmek, zulüm yapmak
GAŞMERE : Ottoman Turkish
Yönelmek
GAŞUM : Ottoman Turkish
Zâlim, gaddar. * Muannid, inatçı
GAŞVE : Ottoman Turkish
(Gışâve-Guşve) Perde, hicap, örtü. * Göz kararmak
GAŞY : Ottoman Turkish
Bayılma, kendinden geçme
GAŞY : Ottoman Turkish
kendinden geçme
GAŞY-ÂVER : Ottoman Turkish
f. Baygınlık veren, bayıltan
GAŞYET : Ottoman Turkish
Kendinden geçme, bayılma. * Örtmek. * Hayret
GAŞYET-İ MEVT : Ottoman Turkish
Koma hali
GAŞYOLMA : Ottoman Turkish
Kendinden geçme. Kendini bilemez hale gelmek
GAŞŞ : Ottoman Turkish
Örtmek, setretmek
GEBE : Ottoman Turkish
(Bak: Hâmile)
GEBEŞ : Ottoman Turkish
Koyunun erkeği. Koç. * Mc: Akılsız, ahmak adam
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani