Ottoman Turkish
GULGUL(E) : Ottoman Turkish
Bağrışıp çağrışma. Şamata, gürültü. Velvele. * Ağız tarafı dar olan bir kabdan akan suyun çıkardığı ses
GULGULE-İ ETFAL : Ottoman Turkish
Çocukların gürültüsü, çocukların bağrışıp çağrışmaları
GULL : Ottoman Turkish
Kelepçe. Suçlunun boynuna veya ayaklarına takılan zincir, pranga
GULLET : Ottoman Turkish
Sıcaklık. * Susuzluk harareti
GULUL : Ottoman Turkish
Ganimet malında hıyanet etmek.(Gull, mâlî ganimetten gizli birşey aşırmak, emanete hıyanet etmektir ki, ekseriyetle devlet mallarında su-i istimâl de bu türdendir. Resulullah, gululü kebairden saymıştır. E.T.)
GULUMİYYE : Ottoman Turkish
Cimaa şehveti olan kimse
GULV : Ottoman Turkish
Haddini tecavüz etmek, haddini aşmak. * Yiğitlik zamanının evveli ve sür'ati
GULYABANİ : Ottoman Turkish
İnsanı felâkete attığına itikad edilen vahşi bir mahluk ismi
GULÂM : Ottoman Turkish
genç, esir, çocuk
GULÂT : Ottoman Turkish
coşmalar, taşkınlıklar
GULÛV : Ottoman Turkish
taşkınlık
GULÜF : Ottoman Turkish
(Gılâf. C.) Kınlar, mahfazalar, kılıflar
GULÜVV : Ottoman Turkish
Ayaklanma. Taşkınlık. * Üşüşme. Hücum. Saldırış. * Edb: Mübalağanın son derecesi. Üçe ayrılan mübalağanın diğer iki derecesinden biri tebliğ, öteki iğraktır. Aşağıdaki parçada mübalağa gulüv derecesindedir: Gökler gürüldese, şimşekler çaksa Volkanlar fışkırsa, lâvları aksa,Kıyısız denizler kabarsa, coşsa,Coşkun dalgaları birden tutuşsa, Yerden gökyüzüne alevler ağsa,Gökten yeryüzüne yıldızlar yağsa,Arzın içindeki ateş patlasa,Küreler yarılsa, feza çatlasa,Bir yürek bulunur, korkudan beri,Anladın mı kimdir o? Türk Askeri
GULÜVV-İ ÂMM : Ottoman Turkish
Genel ayaklanma, umumi isyan
GUMA : Ottoman Turkish
Hava bulutlu olduğundan ayın görünmemesi
GUMGUME : Ottoman Turkish
Nâra. * Avaz, ses
GUMME : Ottoman Turkish
Tasa, keder. * Kırba, tuluk gibi şeylerin derinliği. * Belirsiz mühim nesne
GUMR : Ottoman Turkish
(C: Agmâr) Bön, ahmak kişi. Gafil kimse
GUMRE : Ottoman Turkish
Kadınların yüzlerine örttükleri kırmızı bez. * Küçük kadeh
GUMUM : Ottoman Turkish
(Gamm. C.) Tasalar, kederler, dertler, kaygılar, hüzünler
GUMUZ : Ottoman Turkish
Sözün kapalı ve karışık oluşu
GUN : Ottoman Turkish
f. Tarz, gidiş, sıfat. * Renk
GUNA-GUN : Ottoman Turkish
f. Türlü türlü, renk renk. Alaca
GUNC : Ottoman Turkish
Eda, naz, kırıtma, cilve
GUNE : Ottoman Turkish
f. Tarz, gidiş, yol, tarz. Sıfat
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani