Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
GÎSU-BEND : Ottoman Turkish

f. Saç örgüsü, saç bağı. * Altundan yapılmış kadın tarağı

GÎTÎ : Ottoman Turkish

f. Âlem, dünya

GÎTÎ-BAN : Ottoman Turkish

f. Hükümdar, padişah

GÎTÎ-FÜRÛZ : Ottoman Turkish

Dünyayı aydınlatan

GÎTÎ-NEVERD : Ottoman Turkish

f. Dünyayı gezen, dünyayı dolaşan

GÎTÎ-NÜMA : Ottoman Turkish

f. Dünyayı gösteren, cihanı gösteren

GÎTÎ-SİTAN : Ottoman Turkish

f. Dünyayı zapteden, cihangir

GÖDEN : Ottoman Turkish

Kalın barsağın son kısmı

GÖKDELEN : Ottoman Turkish

t. Yirmi veya daha çok katlı bina

GÖN : Ottoman Turkish

Tabaklanmış deri, her çeşit meşin, sahtiyan vesaire

GÖNDER : Ottoman Turkish

Tar: Seferde ordunun ve ileri gelen vezir ve diğer devlet ricalinin atlarına bakmak ve sair zamanlarda ise has ahır ve çayır hizmetlerinde kullanılmak üzere gayr-ı müslimlerden ve hasseten Bulgarlardan tertip edilmiş bir sınıf olan voynukların her mıntıkada iki, üçü ve dördü hakkında kullanılır bir tâbirdir. * Ucuna birşey takılan uzun sopa veya sırık. Kullanış şekline göre isim alır: Bayrak, sancak gönderi. * Çift sürerken öküzleri dürtmekte kullanılan ucu iğneli uzun sopa. * Sancak çekmek için geminin kıç tarafındaki direğe gönder denildiği gibi, mavnayı yürütmek için kıyıya veya suyun dibine dayatılan sırığa da gönder adı verilir

GÖRENEK : Ottoman Turkish

görüp özenme

GÖTÜRÜ : Ottoman Turkish

Tartı veya ölçü ile olmayarak, toptan ve kesin olan

GÖYNÜK : Ottoman Turkish

Arpa torbası. * Ufak süt kabı. * Kıldan yapılmış yoğurt torbası

GÖZ BOYAMAK : Ottoman Turkish

t. Mc: Aldatmak, hileye düşürmek

GÖZDAĞI : Ottoman Turkish

t. Mc: Birini istenilen yola getirmek için samimi olmayan şiddet gösterişleriyle korkutmak ve tehdit etmek

GÛLYABÂNÎ : Ottoman Turkish

masallarda sözü edilen hayâlî varlık, umacı, dev

GÛNAGÛN : Ottoman Turkish

çeşit çeşit

GÛYEM : Ottoman Turkish

diyorum

GÜCÜK : Ottoman Turkish

Kuvvetsiz, zayıf, gevşek

GÜDAHTE : Ottoman Turkish

f. Erimiş

GÜDAZ : Ottoman Turkish

f. Mahveden, yakan, eriten mânâlarına gelir ve birleşik kelimeler yapılır. Meselâ: Takat-güdaz $
Takati mahveden

GÜDAZENDE : Ottoman Turkish

f. Eriten, eritici

GÜDAZİŞ : Ottoman Turkish

f. Yakılma, yanma

GÜFT : Ottoman Turkish

f. Dedi, söyledi. * Söz, kelâm