Ottoman Turkish
GÜLBİZ : Ottoman Turkish
Gül serpen
GÜLBÜN : Ottoman Turkish
f. Gül yetişen yer, gül köşkü
GÜLDAN : Ottoman Turkish
f. Vazo, içine çiçek konan kap, gül mahfazası
GÜLDEHAN : Ottoman Turkish
(Güldehen) f. Ağzı gül gibi güzel ve lâtif olan
GÜLDESTE : Ottoman Turkish
Çok güzel şeylerden bir tutam. * Gül demeti. * Müzikte makam adı
GÜLDESTE : Ottoman Turkish
gül demeti, seçme
GÜLE : Ottoman Turkish
f. Zülüf. Bükülmüş ve kıvrılmış saç
GÜLEFŞAN : Ottoman Turkish
(Gül-efşân) f. Gül saçan
GÜLENDAM : Ottoman Turkish
f. Güzel endâmlı, boyu gül gibi nâzik ve lâtif olan
GÜLFAM : Ottoman Turkish
f. Rengi gül gibi kırmızı olan, gül renkli
GÜLFEŞAN : Ottoman Turkish
f. Gül saçan, gül dağıtan
GÜLGEŞT : Ottoman Turkish
(Gül-geşt) f. Gül gezintisi, gül seyri
GÜLGONCE : Ottoman Turkish
f. Henüz açılmamış gül
GÜLGUN : Ottoman Turkish
f. Pembe, açık kırmızı. Gül renkli
GÜLGUNE : Ottoman Turkish
f. Gül renkli. * Gül yanaklı. * Kadınların kullandıkları gül rengindeki düzgün
GÜLHANE : Ottoman Turkish
İstanbulda Sarayburnu'ndan Topkapı Sarayı'nın duvarlarına ve bir taraftan Çizme Kapısı hizasına kadar devam eden saha. Bunun deniz tarafında, şimdiki hat boyunun batısında vaktiyle sıra ile gül bahçeleri bulunduğundan bu isim verilmiştir
GÜLHANE HATT-I HÜMAYUNU : Ottoman Turkish
Tar: Gülhanede okunan hatt-ı hümayun münasebetiyle meydana gelmiş bir tabirdir. Osmanlı İmparatorluğu'nun bir zamanlar dünyayı titreten kuvvet ve kudreti, çeşitli sebep ve te'sirlerle büyük bir zaafa uğramış ve en nihâyet devlet, bir vilâyet hükmünde olan Mısır'ın idaresini ele geçiren Mehmed Ali Paşa'nın elinde zebun olacak bir dereceye düşmüştü. Memleketin bu halini gören ve Avrupa'da elçiliklerde bulunması itibariyle Avrupa devletlerinin memleket hakkındaki fikirleriyle zamanın cereyanlarını yakından müşahede eden Sadrazam Mustafa Reşit Paşa, memleketin selâmeti ancak idare usulünün ıslahında ve tebaaya salâhiyet ve hukuk verilip mes'uliyet esasının te'sisinde olduğunu iddia ederek yeni padişah olan Abdülmecid'e 3 Kasım 1839 Pazar gününde bir hatt-ı hümayun sudur ettirdi. Reşit Paşa'nın bu hat'la açtığı devir, tarihte Tanzimat namıyla anılmaktadır. Bu fermana göre memlekette bundan sonra herkes mal, can ve ırz emniyetine sahib olacak, vergiler ve asker toplanması belirli nizamlara bağlanacak, memuriyetlere lâyık olanlar getirilecek ve memurlara muayyen bir maaş tâyin olunacak, rüşvet alınmayacak, bir mahkeme kararı olmadan kimse mahkum edilmeyecek, bütün Osmanlı tebaası aynı kanunî ve hukukî haklara sahip olacaklardı. Bu ferman, bilhassa Hristiyan tebaa için te'min ettiği eşit haklar yüzünden Avrupa'da çok iyi karşılanmıştır. (O.T.D.S.)
GÜLHÎZ : Ottoman Turkish
f. Gül yetiştiren
GÜLİSTAN : Ottoman Turkish
(Gülsitân) Gülyeri, gül bahçesi
GÜLİSTÂN : Ottoman Turkish
gül bahçesi, güller ülkesi
GÜLİZAR : Ottoman Turkish
f. Gül yanaklı, alyanaklı
GÜLLABİCİ : Ottoman Turkish
Tar: Akıl hastahanelerindeki gardiyanlar. Bunlar ellerinde kamçı olduğu halde deliler arasında dolaşıp azgın delileri döverek uslandırmak vazifesiyle mükellef olduklarından, dışarda bu türlü tavır takınanlara da mecaz yoliyle güllâbici denilirdi
GÜLLE : Ottoman Turkish
Top mermisi. (Vaktiyle demirden veya taştan yuvarlak olarak yapılırdı. Şimdi çelikten, silindir biçiminde ve ucu sivri olarak yapılmaktadır.)
GÜLLE : Ottoman Turkish
top mermisi
GÜLNAHL : Ottoman Turkish
f. Gül fidanı
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani