Ottoman Turkish
GÜM : Ottoman Turkish
f. Yitik, kayıp, zâyi
GÜMAN : Ottoman Turkish
f. Zan. Tahmin. Sanmak. şüphe
GÜMAN : Ottoman Turkish
zan, şüphe
GÜMAŞTE : Ottoman Turkish
(C.: Gümaştegân) f. Vekil, vezir
GÜMGEŞT : Ottoman Turkish
f. Kaybolmuş, yitirilmiş
GÜMKERDE : Ottoman Turkish
(Gümkerdepey) f. İzi kalmamış, adı sanı kaybolmuş, unutulmuş. * Yaptığı işi kimseye sezdirmeyen
GÜMNAM : Ottoman Turkish
f. Eseri kalmamış, adı sanı kaybolmuş, unutulmuş
GÜMRAH : Ottoman Turkish
f. Yolunu şaşırmış. Doğru yoldan sapmış. * Bol, gür
GÜMRAH : Ottoman Turkish
günahkâr, gür, bol
GÜMRAHÎ : Ottoman Turkish
f. Sapıtma, doğru yoldan çıkmış olma
GÜMÜŞ KOZAK : Ottoman Turkish
Tar: Eskiden hükümdarlara gönderilen nâme-i hümayunların konulduğu mahfaza. Nameler atlas keseye konur, sonra da kozaya geçirilirdi. Kozakların gümüşten yapılmış olanları olduğu gibi altundan, şimşirden de yapılanları vardı. Altundan olanlar imparatorlara, gümüşten olanlar da küçük devlet reislerine gönderilen nâme-i hümayunlara mahsustu. (O.T.D.S.)
GÜMŞÜDE : Ottoman Turkish
f. Telef olmuş, zâyi olmuş, kaybolmuş
GÜNA GÛN : Ottoman Turkish
f. Türlü. Çeşitli nevilerde olan. Çeşit çeşit. Renk renk
GÜNAH : Ottoman Turkish
f. Cezayı gerektiren amel. Dine aykırı iş. Allah'ın emirlerine uymayan hareket. (Bak: Kebâir-Cünha)(Evet günah kalbe işleyip siyahlandıra siyahlandıra tâ nur-u imanı çıkarıncaya kadar katılaştırıyor. Her bir günah içinde küfre gidecek bir yol var. O günah istiğfar ile çabuk imha edilmezse kurt değil belki küçük bir manevi yılan olarak kalbi ısırıyor. Meselâ: Utandıracak bir günahı gizli işliyen bir adam, başkasının ıttılaından çok hicab ettiği zaman melâike ve ruhaniyatın vücudu ona çok ağır geliyor. Küçük bir emare ile onları inkâr etmek arzu ediyor. L.)
GÜNAHKÂR : Ottoman Turkish
f. Günah işleyen, günahlı
GÜNAHKÂRÎ : Ottoman Turkish
f. Günahkârlık
GÜNAHPİŞE : Ottoman Turkish
(C: Günahpişegân) Günah işlemeyi âdet haline getiren
GÜNAHPİŞEGÂN : Ottoman Turkish
f. Günah işlemeyi âdet haline getirenler
GÜNAŞIRI : Ottoman Turkish
t. İki günde bir. Bir gün olup ertesi gün olmayarak ve böylece sürüp giderek
GÜNBED : Ottoman Turkish
f. Kümbet, kubbe, üst tarafı yuvarlak şekilde olan bina veya çıkıntı
GÜNBED-İ AZRAK : Ottoman Turkish
Gökyüzü
GÜNBED-İ EKVAR : Ottoman Turkish
Gökyüzü
GÜNBED-İ HADRA : Ottoman Turkish
Yeşil kubbe. * Mc: Gökyüzü, sema
GÜNBED-İ ÂB : Ottoman Turkish
Su kabarcığı
GÜNC : Ottoman Turkish
f. Hazine. Köşe. Zâviye
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani