Ottoman Turkish
GILL : Ottoman Turkish
Düşmanlık, garaz ve adavet, gizli kin ve haset
GILL U GIŞ : Ottoman Turkish
Aklın muhtelif fikirler üzerinde kararsızlığı. * Gönül darlığı. * Kin ve hile. Hıyanet ve adavet
GILLİM : Ottoman Turkish
Cimâı şiddetle arzu eden
GILLUGIŞ : Ottoman Turkish
karar verememe, gönül sıkıntısı
GILMAN : Ottoman Turkish
(Gulâm. C.) Bıyığı yeni bitmiş gençler. * Cennet'te hizmet gören delikanlılar. * Köleler, esirler
GILMAN : Ottoman Turkish
cennet genci
GILMAN Ü CEVARÎ : Ottoman Turkish
Köleler ve cariyeler
GILMAN-I ENDERUN : Ottoman Turkish
Tar: Topkapı Sarayı (Yenisaray) iç oğlanları hakkında kullanılan bir tabirdir. Bunlar derece ve hizmet itibariyle başka başka odalara ayrılmışlardı
GILMAN-I HASSA : Ottoman Turkish
"Tar: Padişahların hususi köleleri. Bunlara ilk zamanlarda ""İç oğlanları"", daha sonları da ""İç ağaları"" da denilirdi. Bunlar, ""Enderun-u Hümayun"" denilen ve sarayın Babussaade'den içeride bulunan kısmında hizmet ederler; derece ve hizmet itibariyle başka başka odalarda otururlardı. Bu odalar; Büyük ve Küçük Odalar, Doğancı Koğuşu, Seferli Odası, Kiler Odası, Hazine Odası adlarını taşırlardı."
GILME : Ottoman Turkish
(Gulâm. C.) Delikanlılar, gençler. * Esirler, köleler
GILT : Ottoman Turkish
Akdolunan pazarlığı bozmak
GILZET : Ottoman Turkish
Kabalık, sertlik. * Kalınlık, galizlik
GILZET-İ MİZAC : Ottoman Turkish
Huy ve mizac sertliği
GILÂF : Ottoman Turkish
kılıf, kın
GIMAR : Ottoman Turkish
(Gamr. C.) Gaflet. Cehalet. Şiddetler. Çok su. Büyük denizler. * (Gımr. C.) Çok susuzluk. * Kin tutma
GIMD : Ottoman Turkish
(C.: Agmâd) Kılıf, kın, mahfaza. * Bakla, bezelye, fasulya ve benzerleri gibi şeylerin kabuğu
GINA : Ottoman Turkish
Zenginlik. Yeterlik. * Tok gözlülük. * Mülâki olmak. Bir kimseye dostluğunda devamlı olmak. * Bıkma, usanç. * Şarkı söylemek. Teganni etmek
GINÂ : Ottoman Turkish
zenginlik
GIPTA : Ottoman Turkish
imrenme
GIPTAKÂRÂNE : Ottoman Turkish
imrenircesine
GIRA : Ottoman Turkish
(Garrâ) Tutkal
GIRAJOVA ATEŞİ : Ottoman Turkish
Tar: Eskiden kale müdafaalarında hücum edenlere karşı ve deniz savaşlarında düşman gemilerini tutuşturmak için kullanılan ve su ile sönmeyen bir cins ateş. Balmumu, kükürt, ispirto, kâfuru karmasından ibarettir. Bu ya doğrudan doğruya tutuşturulur veya buna batırılmış yuvarlak yün parçaları ateşlenerek atılırdı
GIRANDİ DİREĞİ : Ottoman Turkish
Geminin ortasındaki en büyük direk. Bu yekpâre olmayıp üst üste dört direkten mürekkepti
GIRAR : Ottoman Turkish
Devenin sütünün azalması. * Az uyku. * Miktar. * Cihet, Misâl. * Yol. * Birbiri ardınca olmak. * Her nesnenin kenarı. * Büyük kıl çuval
GIRAS : Ottoman Turkish
Ağaç budağı. * Ağaç dikecek vakit
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani