Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
GIRBAL : Ottoman Turkish

(C.: Garâbil) İri delikleri olan elek, kalbur

GIRBAN : Ottoman Turkish

(Gurâb. C.) Kargalar

GIRBİL : Ottoman Turkish

Havuzun dibinde kalan balçıklı su. * Bardak ve şişenin dibinde olan tortu

GIRBIN : Ottoman Turkish

Selin getirdiği çamur

GIRGIRA : Ottoman Turkish

(C.: Garâgır) Yaban tavuğu

GIRK : Ottoman Turkish

Çok, kesir

GIRKÎ : Ottoman Turkish

Yumurta kabuğu

GIRNEVK : Ottoman Turkish

(C: Garânik-Garânika) Su kuşlarından boynu uzun bir kuş. Telli turna. Kuğu kuşu

GIRR : Ottoman Turkish

İşten anlamayan ahmak kişi

GIRRE : Ottoman Turkish

Gaflet. Boş bir şeye aldanan. * Tevbeyi sonraya bırakıp, aldanan. Övünen, gururlu. Gâfil. İşe yaramaz

GIRS : Ottoman Turkish

(C: Egrâs) Dikilmiş ağaç. * Çocukla birlikte anadan çıkan ince deri

GIRÎV : Ottoman Turkish

f. Bağırma, feryat etme, çığlık atma, bağrışma

GIRIZÎ : Ottoman Turkish

(Bak: Gariziye)

GISLÎN : Ottoman Turkish

Yara yıkandığında içinden çıkan irinli ve kanlı su. * Cehennem ehlinin etleri ve kanlarının yıkandığı nesne

GITA : Ottoman Turkish

Örtü. Örtünecek şey. Perde

GITA-YI BASAR : Ottoman Turkish

Göz perdesi

GITA-YI RAKİK : Ottoman Turkish

İnce örtü

GITARRES : Ottoman Turkish

(C: Gatâris) Zâlim, mütekebbir, kibirli kimse

GITRİF : Ottoman Turkish

(C.: Gatârif) Başkan, reis. * Asil ve itibarlı kimse. Soylu kişi

GITÂ : Ottoman Turkish

örtü, perde

GIYAB : Ottoman Turkish

Görünmemek. Göz önünde olmamak. * Hazırda bulunmamak. * Bilinmeyen şeyler. * Arka. Arkasından

GIYABE : Ottoman Turkish

Derinlik, dip

GIYABEN : Ottoman Turkish

Bulunmadığı halde. Mevcut ve hazır olmaksızın. * Mahkeme veya duruşmada olmadan

GIYABÎ : Ottoman Turkish

Arkasından olarak. Kendi hazır olmadığı halde arkasından. Gayba âit. Gayba mensup ve müteallik

GIYAR : Ottoman Turkish

Keçe. * Ehl-i zimmetin nişanı