Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
HADAFİL : Ottoman Turkish

Eski kaftanlar, eski elbiseler

HADAİ' : Ottoman Turkish

(Hadîa. C.) Hileler, dalavereler, aldatmalar, yalanlar

HADAİC : Ottoman Turkish

(Hidâce. C.) Deveye yüklenen yükler

HADAİD : Ottoman Turkish

(Hadîd. C.) Demirden yapılmış şeyler. Sert şeyler

HADAİK : Ottoman Turkish

(Hadîka. C.) Bahçeler

HADAİK-I HÂSSA : Ottoman Turkish

"Saray bahçeleri. Bunlar biri saray içinde, diğeri saray dışında olmak üzere iki kısımdı. Saray içindeki bahçe ve bostan işleriyle meşgul olanlara ""Has Bahçe Bostancıları""; saray dışındakilere ise ""Hassa Bostancıları"" denilirdi. Saray dışı bahçe ve bostanların bazıları şunlardı: Kadıköy bağı, Davut Paşa bahçesi, Beşiktaş bahçesi, Dolmabahçe, Paşa bahçeşi, Florya, Fenerbahçe, Alibeyköyü, Hasköy bahçeleri ve daha birçok bahçe ve bostanlar. (O.T.D.S.)"

HADAK : Ottoman Turkish

Patlıcan

HADAKA : Ottoman Turkish

Elmas. * Her görüp beğendiğini aldırmak için kocasına teklif eden kadın

HADALET : Ottoman Turkish

Baldırı ve kolu etli olma

HADAN : Ottoman Turkish

Necid'de bir dağ

HADANE : Ottoman Turkish

Çocuk beslemek

HADAR : Ottoman Turkish

Çabuk yetişen ot

HADARET : Ottoman Turkish

Bir şeyin yanında bulunmak. * Huzur. Yakında olmak. * Hazır etmek. Hazır olmak. * Medeniyet

HADASET : Ottoman Turkish

Gençlik. Yenilik. Tazelik. Yeniden oluş. Bir şeyin evveli, ibtidası

HADB : Ottoman Turkish

Vurmak, darb etmek. * Deriyi etiyle ayırmak. * Isırmak. * Yalan söylemek. * Uzunluk

HADBA' : Ottoman Turkish

Uzun boylu akılsız kadın. * Yumuşak gönüllülük

HADBE : Ottoman Turkish

Arka yumruluğu, kamburluk

HADC : Ottoman Turkish

Deve palanı

HADD : Ottoman Turkish

Gürültülü bir sesle çağıran. * Denizden gelen gürültülü dalga sesi. * Gürültü ile yıkılan

HADD : Ottoman Turkish

sınır, çizgi

HADD-İ ASGAR : Ottoman Turkish

Man: Bir hükmün veya neticenin mevzuu. Küçük kaziye

HADD-İ BÜLUĞ : Ottoman Turkish

Büluğa erme yaşı. Teklif-i İlâhînin başladığı, namaz ve oruç gibi dinî emirleri ifaya başlanılan yaş

HADD-İ EKBER : Ottoman Turkish

Man: Bir hükmün veya neticenin mahmulü, yani sıfatı veya hali, oluşu. Büyük kaziye

HADD-İ EVSAT : Ottoman Turkish

"Man: Hadd-i asgar ile hadd-i ekberden çıkartılan diğer bir hüküm veya netice. Meselâ: Âlem hâdistir. Bunu, bu dâvayı isbat için: ""Çünkü: Âlem mütegayyerdir ve her mütegayyer hâdistir"" dediğimizde: Âlem, ""hadd-i asgar""; hâdis, ""hadd-i ekber"", mütegayyer, ""hadd-i evsat"" olur."

HADD-İ İ'CAZ : Ottoman Turkish

Edb: Fasahatın mu'cize şeklinde olanı. (Bak: İ'caz)