Ottoman Turkish
HAKENDİŞ : Ottoman Turkish
hak için kaygılanan
HAKESARÎ : Ottoman Turkish
f. Perişanlık, düşkünlük
HAKEZA : Ottoman Turkish
Öylece. Bunun gibi. Böyle
HAKEZA : Ottoman Turkish
unun gibi
HAKHAH : Ottoman Turkish
Gecenin ilk saatlerinde gitmek
HAKHAKA : Ottoman Turkish
Zahmetli ve meşakkatli yolculuk yapmak
HAKİKAT : Ottoman Turkish
"(C.: Hakaik) Bir şeyin aslı ve esâsı. Mahiyeti. Gerçek. Doğru. Sahih. Künh. Sâbit ve vâki. * Kadirbilirlik. Sadâkat, doğruluk. Kâinat ve tabiat ve uluhiyet hakkında bütün teşbih ve mecazlardan âri ve zâhir olan gerçek. * ""Mecâz"" karşılığı, esas olarak kullanılan kelime. * Edb: Bir kelime neyi anlatmak için konulmuş ise, bu kelimenin o mânada kullanılması; göz kelimesinin, aynı o bilinen uzuv mânasında kullanılması gibi. (Bak: Mahiyet, Mecaz)"
HAKİKAT-BÎN : Ottoman Turkish
f. Hakikatı gören, hakikatı anlayan. Hakikatşinas. Hakikata inanan
HAKİKAT-GU : Ottoman Turkish
f. Doğru sözlü. Doğru konuşan
HAKİKAT-PEREST : Ottoman Turkish
f. Hakkı ve hakikatı seven, hakikata inanan. Dürüst, hakikat âşığı
HAKİKAT-I HÂRİCİYE : Ottoman Turkish
Hayat gibi âlem-i şehadete gelmiş varlık
HAKİKAT-I SÂBİTE : Ottoman Turkish
f. Sâbit, değişmez hakikat
HAKİKAT-ŞİNAS : Ottoman Turkish
f. Hakikatı doğru tanıyan, bilen. Hakikata imân eden
HAKİKAT-ŞİNASÂNE : Ottoman Turkish
f. Gerçeği, hakikatı tanıyana yakışacak surette
HAKİKATEN : Ottoman Turkish
Doğrusu, gerçekten, hakikat olarak
HAKİKÎ : Ottoman Turkish
Gerçek. Hakikate mensub. Sâhici, doğru
HAKİM EBU ABDULLAH : Ottoman Turkish
Muhammed bin Abdullah ibn-i Beyyi' (Hi:
405) Sâmâniye Devleti Nişabur Kadılığında bulunmuş büyük muhaddislerden, Şafiî fakihlerinden, asrının en büyük din âlimi diye bilinen bir zattır. Bir çok eser te'lif etmiştir. Başlıcaları: El Müstedrek Ale-s Sahihayn, Kitab-ül İlel, El-İklil, El-Emali, Teracüm-üş Şüyuh, El Medhal ilâ İlm-is Sahih, Fazâil-ül İmam-üş Şafiî, Tarih-i Ulemâ-i Nişabur, Marifet-ül Hadis ünvanlarındadır
HAKİR : Ottoman Turkish
Küçük. Ehemmiyetsiz. Kıymetsiz. İtibarsız. Kudretsiz
HAKİRÂNE : Ottoman Turkish
f. Hakircesine. Hakir bir kimseye yakışacak tarz ve şekilde
HAKİSTER : Ottoman Turkish
f. Kül, ateş külü
HAKİYAN : Ottoman Turkish
(Hâki. C.) İnsanlar, nev'-i beşer, dünya halkı
HAKK : Ottoman Turkish
Kazıma. Oyma. Maden üzerine yazı işlemek
HAKK : Ottoman Turkish
doğru, gerçek, pay, adalet, din
HAKK-BÎNANE : Ottoman Turkish
f. Hakkı tanıyana göre
HAKK-BÎNÎ : Ottoman Turkish
f. Hakkı görme, hakkı tanıma
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani