Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
HALL : Ottoman Turkish

Sağlamlaştırmak. * Dostluk, sadâkat. * Fakir, hastalıklı, nahif insan. * Sirke

HALL Ü AKD : Ottoman Turkish

Çözme ve düğümleme. İdame etme. Müşkül mes'eleleri ve işleri halledip neticeye bağlama

HALL Ü FASL : Ottoman Turkish

Çözme ve ayırma. Açıklayarak bitirme. Bir mes'eleyi müsbet bir neticeye bağlama

HALL-İ MES'ELE : Ottoman Turkish

Mes'elenin halledilmesi

HALL-İ MÜŞKİLÂT : Ottoman Turkish

Müşkilâtın yenilmesi, zorlukların çözülmesi

HALLAC : Ottoman Turkish

Pamuk atan. Pamuğu didik didik eden

HALLAC-I MANSUR : Ottoman Turkish

Asıl adı Hüseyin olan bu zat, tasavvuf mesleğinde meşhurdur. Manevi istiğrak hallerinde hissettiklerini, şeriata zâhiren zıd düşen ifadelerle söylediği için, Hicri 306 senesinde idam edilmiştir

HALLAF : Ottoman Turkish

Çok fazla yemin eden kimse

HALLAK : Ottoman Turkish

Yaratan, her şeyi halkeden, Kadir-i Zülcelal, Allah Teala Hazretleri (C.C.)

HALLAL : Ottoman Turkish

Sirkeci, sirke yapan kimse

HALLAS : Ottoman Turkish

Yakalıyan, tutan kimse

HALLAT : Ottoman Turkish

Yersiz ve münâsebetsiz sözler konuşan. * Ortalığı karıştıran

HALLE : Ottoman Turkish

Fakirlik. * Hâcet, ihtiyaç.* Kum içindeki yol ve gedik

HALLEDALLAH : Ottoman Turkish

Allah dâim ve bâki eylesin (meâlinde duâ)

HALLER : Ottoman Turkish

Bakla

HALLİ : Ottoman Turkish

(Halliye) Sirke ile ilgili

HALLİSNÂ : Ottoman Turkish

Bizi halâs eyle, bizi kurtar (meâlinde duâ.)

HALLİSNÂ : Ottoman Turkish

izi kurtar

HALLÂC : Ottoman Turkish

pamuğu didik didik eden

HALLÂK : Ottoman Turkish

yaratan

HALLÂKİYET : Ottoman Turkish

yaratıcılık

HALLÂL : Ottoman Turkish

Halleden, çare bulan, çözen

HALLÂL-ÜL UKAD : Ottoman Turkish

Düğümleri çözen. * Mc: Zorlukları yenen

HALLÂL-I MÜŞKİLÂT : Ottoman Turkish

Zorlukları yenen, müşkülâtı halleden kimse

HALLÜAKD : Ottoman Turkish

çözme ve düğümleme