Ottoman Turkish
HAMASİYYAT : Ottoman Turkish
Kahramanlık destanları
HAMASÎ : Ottoman Turkish
Hamâsetle alâkalı. Fıtrî cesarete âit ve müteallik
HAMAT : Ottoman Turkish
Kaynana
HAMATA : Ottoman Turkish
Katılık. * Yanmak. * Boğaz ağrısı. * Darı samanı. * Kalbin ortası
HAMD : Ottoman Turkish
"Medih, övmek.Cenab-ı Hakk'a karşı kulların memnuniyet ve sevinçlerini ve O'na hamd ve şükür ile medihlerini bildirmeleri, senâ etmeleri. (Bak: Elhamdülillah) (Hamd'in en meşhur mânası; sıfat-ı kemaliyeyi izhar etmektir. Şöyle ki: Cenab-ı Hak insanı, kâinata câmi' bir nüsha ve onsekizbin âlemi hâvi şu büyük alemin kitabına bir fihriste olarak yaratmıştır. Ve Esmâ-i Hüsnâ'dan her birisinin tecelligahı olan her bir âlemden bir örnek, bir nümune insanın cevherinde vedia bırakmıştır. Eğer insan, maddi ve manevi her bir uzvunu Allah'ın emrettiği yere sarfetmekle hamdin şubelerinden olan ""şükr-ü örfi""yi ifâ ve şeriata imtisal ederse, insanın cevherinde vedi'a bırakılan o örneklerin her birisi kendi âlemine bir pencere olur. İnsan o pencereden o âleme bakar. Ve o âleme tecelli eden sıfatla, o âlemden tezahür eden isme bir mir'at ve bir âyine olur. O vakit insan; ruhu ile, cismi ile, âlem-i şehadet ve âlem-i gayba bir hülâsa olur. Ve her iki âleme tecelli eden, insana da tecelli eder. İşte bu cihetle insan, sıfat-ı kemaliye-i İlâhiyyeye hem mazhar olur, hem müzhir olur. İ.İ.)(Hamd ü senâ, medih ve minnet O'na mahsustur, O'na lâyıktır. Demek nimetler O'nundur ve O'nun hazinesinden çıkar. Hazine ise dâimîdir. M.)"
HAMD : Ottoman Turkish
medih ve şükür
HAMD Ü SENA : Ottoman Turkish
Cenab-ı Hakk'a hamd ve O'nu isimleriyle medhetmek
HAMDE : Ottoman Turkish
Ateş gürültüsü
HAMDELE : Ottoman Turkish
"""Elhamdülillah"" demenin kısaca ismi. Bu sözün masdar haline getirilip kısaltılması."
HAMDELE : Ottoman Turkish
Elhamdülillah sözü
HAMDÜSENÂ : Ottoman Turkish
medih, şükür ve övgü
HAME : Ottoman Turkish
Yaş ot demeti, taze ekin destesi, bir sap üzere bitmiş taze ekin. * Havası bozuk hastalıklı yer
HAME' : Ottoman Turkish
Uzun müddet su ile yumuşayıp değişmiş cıvık ve kokar çamur. Balçık
HAME-ZEN : Ottoman Turkish
f. Üzerinde kalem kesilecek âlet
HAMEC : Ottoman Turkish
Zayıflık
HAMEK : Ottoman Turkish
Her şeyin küçükleri. * Siyah bulut
HAMEL : Ottoman Turkish
Kuzu. * Ast: Burçlardan birinin adıdır. Bu burcu teşkil eden yıldızlar kuzuya benzediği için arapça kuzu demek olan hamel denilmiştir. Güneş bu burca 21 Mart'ta girer ve gece ile gündüz bir olur
HAMELAT : Ottoman Turkish
(Hamle. C.) Saldırışlar, saldırmalar. * Atılmalar, atılışlar
HAMELE : Ottoman Turkish
Taşıyanlar, yüklenenler, kaldıranlar
HAMELE : Ottoman Turkish
taşıyanlar, yüklenenler
HAMELE-İ ARŞ : Ottoman Turkish
İsrâfil, Cebrâil, Mikâil, Azrâil (A.S.)lar
HAMELE-İ HÜCCET : Ottoman Turkish
Günah ve sevabları yazan melekler
HAMELE-İ KUR'AN : Ottoman Turkish
Hâfızlar. Kur'anı ezbere okuyup ilmi ile amel eden mes'ud kimseler
HAMELE-İ MÜMTESİL : Ottoman Turkish
Aldığı emri imtisal edip yüklenen, mes'uliyeti üzerine alan
HAMER : Ottoman Turkish
Davarın arpa yemekten dolayı içinin ve ağzının kokması
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani