Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
HAMZA (R.A.) : Ottoman Turkish

Abdulmuttalib'in oğlu olup, Resulüllah'ın (A.S.M.) amcasıdır. Önceleri, İslâm dinine karşı olanlarla beraberdi. Ebucehil'in İslâm düşmanlığını çok ileri götürmesi karşısında, imana girip Ebucehil ve din düşmanlarına karşı çıktı ve İslâm'a büyük hizmetleri oldu. Uhud Gazası'nda 57 yaşında iken şehid edildi

HAMZE : Ottoman Turkish

Baklaya benzer bir bitki

HAMÂKAT : Ottoman Turkish

ahmaklık, bönlük

HAMÂSET : Ottoman Turkish

kahramanlık

HAMÎ : Ottoman Turkish

f. Gevşeklik, hamlık

HAMÎD : Ottoman Turkish

Sena edilmeğe, medhedilmeğe elyak olan. Dünya ve âhirette hamd kendisine mahsus olan Allah (C.C.) * Isparta Vilâyetinin Osmanlılar devrindeki adı

HAMÎL : Ottoman Turkish

Kefil. * Başka yerden getirilen oğlan

HAMÎLE : Ottoman Turkish

Sıklığından dolayı birbirine girmiş olan ağaçlar. * Ağaç ve ot bitmiş kumlu yer. * Döşek çarşafı

HAMÎME : Ottoman Turkish

(C.: Hamâyim) Her nesnenin iyisi

HAMÎR : Ottoman Turkish

(Hımâr. C.) Eşekler. Hımarlar

HAMÎR(E) : Ottoman Turkish

Eyer yapmada kullanılan tüysüz beyaz deri

HAMÎR-GÂR : Ottoman Turkish

f. Hamurcu, hamur yoğurucu

HAMÎR-İ MÂYE : Ottoman Turkish

Mayanın hamuru

HAMÎRE : Ottoman Turkish

Hamur içine katılan maya

HAMÎS : Ottoman Turkish

Beşinci. Hamis günü. Perşembe günü

HAMÛLE : Ottoman Turkish

yük

HAMÛŞ : Ottoman Turkish

susmuş

HAMŞ : Ottoman Turkish

Kaşımak. * Tırmalamak

HAMŞEK : Ottoman Turkish

Mestin üstüne vurulan parça

HAMŞÜDE : Ottoman Turkish

f. Bükülmüş, eğrilmiş

HAN : Ottoman Turkish

f. Okuyan, okuyucu, çağıran manasına gelir. Meselâ: Duâ-hân
(Niyaz ve tazarrukârane bir tezellül ile) duâ okuyan

HAN : Ottoman Turkish

eski zaman oteli

HAN U MAN : Ottoman Turkish

(Hanmân) Ev. Bark. Ocak. Ehil ve iyal

HAN-SALAR : Ottoman Turkish

f. Kilerci, sofracıbaşı

HANA : Ottoman Turkish

Yaramaz ve boş sözler konuşmak