Ottoman Turkish
HANİN-İ HAZİN : Ottoman Turkish
Acıklı sızlanma
HANİN-ÜL CİZ' : Ottoman Turkish
"Kuru direğin inleyip ağlayışı. Hurma kütüğünün inlemesi.(Mescid-i Şerifte hurma ağacından olan kuru direk (Resul-ü Ekrem (A.S.M.) hutbe okurken, ona dayanıyordu) sonra minber-i şerif yapıldığı vakit Resul-ü Ekrem (A.S.M.) minbere çıkıp hutbeye başladı. Okurken, direk deve gibi enin edip ağladı; bütün cemaat işitti. Tâ Resul-ü Ekrem (A.S.M.) yanına geldi, elini üstüne koydu, onunla konuştu, teselli verdi, sonra durdu. Şu mu'cize-i Ahmediye (A.S.M.) pek çok tariklerle tevatür derecesinde nakledilmiştir. M.)"
HANİS : Ottoman Turkish
İki kat olmuş kimse.HANÎS
Zayıflık, gevşeklik
HANİYE : Ottoman Turkish
Şarap. * Erkeği öldükten sonra evlenmeyip, çocuğuna bakan kadın
HANK : Ottoman Turkish
(Hınk) Boğmak. Boğazını sıkıp öldürmek. Boğazı sıkılıp boğulmak
HANKAH : Ottoman Turkish
(Bak: Hangâh)
HANKAN : Ottoman Turkish
Boğmak suretiyle, boğarak
HANKÂH : Ottoman Turkish
tekke
HANN : Ottoman Turkish
Yalvarmak. * İnlemek. * Esirgemek
HANNAK : Ottoman Turkish
Boğan, boğucu
HANNAN : Ottoman Turkish
Rahmetlerin en lâtif cilvesini gösteren, Rahman ve Rahîm olan ve çok merhametli olan Allah (C.C.)
HANNAS : Ottoman Turkish
(El-Hannâs) (Hunus. dan) Geri çekilerek veya büzülerek, sinerek fırsat bulunca vesvese vermek için dönüp gelen. Sinsi şeytan. Besmeleyi işitince kaçan, gaflete dalınca musallat olan şeytan. (Bak: Hunnes)
HANNASÎ : Ottoman Turkish
Şeytanla alâkalı
HANNÂN : Ottoman Turkish
" ""çok acıyan, pek acıyıcı"" mânâsında ilâhî isim."
HANNÂS : Ottoman Turkish
şeytan
HANSA : Ottoman Turkish
Sırtlan
HANSİR : Ottoman Turkish
(C.: Hanâsir) Yaramaz, boş, faydasız. * Bir yerden taşınan veya göçen kimseler, eşya ve elbiselerini yükletip gittiklerinde yerde kalan kıymetsiz şeyler
HANTAL : Ottoman Turkish
Kaba, büyük ve ağır
HANTEM : Ottoman Turkish
(C.: Hanâtim) Kara bulut. * Desti. * İbrik. * Topraktan yapılan kap
HANUMÂN : Ottoman Turkish
ev, ocak
HANUN : Ottoman Turkish
Gümleyerek esen rüzgâr
HANUT : Ottoman Turkish
(C.: Havânit) Meyhane, içki içilen yer. * Dükkân
HANVE : Ottoman Turkish
Güzel kokulu bir ot
HANYA' : Ottoman Turkish
Beli bükülmüş kadın
HANZ : Ottoman Turkish
Kebap yapmak
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani